“Kışa girmiş zor durumdaki turizmci” girişi yapmayacağım diyordum…
Çok klasik oluyor!
“Her sene aynı yorumları kaleme alıyoruz” diyordum.
Ancak kış turizme değil de turizm kışa girmediği sürece aynı şeylerden bahsetmeye devam edeceğiz!
Örneğin;
Gelenekselleştiği üzere biz her kış işsiz kalan turizm çalışanlarından bahsetmeye devam edeceğiz!
Bu kış aylarında yine gözümüz kulağımız haberlerde uluslararası ilişkilerde olacak…
Krizsiz bir sezona giriş için dualar edeceğiz!
Bu kış aylarında yine zorlayacağız banka kredilerini!
Yeni sezonun umudu ile sözler vereceğiz alacaklılara…
Farkındaysanız her kış içerisinde bizi neyin karşılayacağını bilmediğimiz bir tünele seyehat ediyoruz aslında!
Bilmediğimiz bir geleceğe bel bağlıyoruz!
Borçlanıp açtığımız yeni işletmelerimizde gelecek sezonun umudu saklı oluyor!
Ve o karanlık tünel bazen korku dolu geçiyor 2016’da olduğu gibi…
Kimi zaman da umutlandırıyor bizi 2017 gibi…
Peki bu duruma mahkum olmanın verdiği o garip hazla ticaret yapmak nasıl mümkün olabiliyor?
Kimi “Yeter” deyip işini, gücünü bırakıp ailesini de aldığı gibi gidiyor turizm kentlerinden…
Kimi dişlerini sıkıp devam ediyor çalışmaya…
Kimi ise daha da büyütüp riskini çok farklı iş kollarına girmek duru-munda kalıyor!
Ama ne yaparsa yapsın turizm sektöründe olan herkes büyük bir riskin parçası oluyor!
Karla kaplı bir dağın yamacında iş yapıyoruz aslında!
Kardan para da kazanıyoruz!
Ta ki biri çıkıp da avazı çıktığı kadar bağırana kadar!
Ve sektör zirveden çığın indiği gibi inmeye başlıyor aşağı doğru!
Önüne ne gelirse alıp götürüyor!
Yani çığın olabilme ihtimali birinin avazı çıktığı kadar bağırma ihtimali ile kesişince!
“Yapılacak iş değil” diyorsun demesine ama…
Turizm kenti güzellikleri ile turizm kenti oluyor!Dolayısı ile o güzellikler seni de hücrelerine kadar kaplıyor arkadaş!
Bunca güzelliği geride bırakıp büyükşehirlerin pisliğinin altında ezilmekten çekiniyorsun!
Böyle oluncada küçük umut kapılarının önünde beklemek adına bir sebebe sahip oluyorsun!
Nasılsa sektörel anlamda refahın yeniden gelişip büyüdüğü günlere dönüş olacak ve o zaman şimdi sımsıkı sarıldığımız işlerde daha çok umudu olan ticaret erbapları haline geleceğiz diyorsunuz…
Haklısınız da.
Ne olursa olsun…
Umut kat sayısı yüksek bir sezonu ardımızda bırakıyoruz!
Kim ne derse desin yeni sezona dair geçen seneye oranla daha fazla ümit tohumları ekebildik!
Önümüzde zor da olsa aşmak adına tahammül sınırlarımızı zorlayacağımız bir kış periodu var!
Allah’tan hepinize bu kışı güçlü geçirebilecek bereket ve sabır diliyorum…
Umuyorum geride bıraktığımız sezondan çok daha kazançlı bir sezona adım atacağımız bir bekleyiş olur!
Hem ne demiş Tebriz’li Şems; “Kalk, silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma. Umutsuzluk şeytandan, ümit etmek ise Allah’tandır”
Sevgiyle kalın