Yine de bizi yıkıp geçmesine izin vermeden olanın bitenin, dimdik ayakta durma çabamıza devam ettik.
Zira dosttan daha çok düşman…
Düşmandan daha kalabalık dost gibi görünen yüzler!
Ne kadar hazin…
Gittiğimiz hastane köşelerinden ya da zaman zaman içine düştüğümüz çaresizlik hissiyatından bahsedememek kimseye…
Yine de hayallerimizin peşinden koşmaya devam ettik.
Biliyorduk ki o çaresizlik hissiyatının yarattığı karanlığa kaptırmak kendimizi, yalnızca bize zarar verecekti…
Öylece geçip gidiyor günler işte…
Paronayamıza yağ sürmeye devam ediyor pandemi…
Hafif bir öksürükte, küçük bir burun çekmesinde virüs etkisi arar olduk…
Kalabalığın içinde tıksırdığımızda sağımızdaki solumuzdaki insanlardan çekinen bir vebalı hissiyatı ile olduğumuz yerde saklanıp kaybolma psikolojisine soktu bizi bu ölümcül hastalık…
Kemer’de Antalya’da da değişen çok şey yok…
Sizin oralar gibi bizim de buralar!
Millet bırak gelecek turisti “Dükkanı bu defa açabileceğiz mi?” derdinde.
Kafeler, restoranlar, barlar, kulüpler, sanatçılar, garsonlar, komiler, spa’lar, hamamlar vs…
Bi kapanıp bi açılmanın, şimdilerde de ne zaman açılacağının derdinde…
Sağlık ilk plandaydı ya başlarda…
Şimdi ekmek derdinde herkes!
Olumlamaya çalışıyoruz herkes gibi…
Olumlu düşünmeye olumlu kalmaya!
“Pozitif ol, pozitif kal” falan diye telkin ediyoruz birbirimizi…
(Ve aslında herkes kendine diyor bunları)
Bizim millet bildiğin gibi…
En çok kendi kendi ile uğraşıyor biliyorsun…
Hep öyle değil miydi?
En büyük savaşı kendisi gibi düşünenlerle!
En büyük savaşı çevresindekilerle…
Tanıdık olmamak için kimseyle saklanasın geliyor ya bazen…
O durumda yine ortalık!
Bir insan kalktığı ortamda arkasından konuşulanlara kulaklarını tıkamak zorunda kalabilir mi?
Yüzüne gülenlere gıcık olur mu?
Ortalık yine yalan dolan dedikodu zincirleri işte!
Herkes yine birbirini şikayet ediyor!
Dünyaya sımsıkı sarılanların malum hastalığı devam ediyor yani…
Dediğim gibi farkı yok bizim buralarla oraların…
Neyse canını sıktım biliyorum.
Kısa tutacağım bu defa…
“Turizm nasıl?” diye sormuşsun…
İyi değil…
Herkes iyi gibi davranmak durumunda ama değil şu aralar…
Haziran geldi geliyor işte ama bugünü yitiren herkes yarından şüpheli artık!
Olumlu düşünmek lazım demişsin ya sen de bana…
Düşünüyoruz.
Düşünmeye çabalıyoruz daha doğrusu!
Sabah kalkınca şöyle bir yokluyoruz kendimizi…
Ateş, öksürük, hapşırık tıksırık yoksa “Hah diyoruz. Bugün de iyiyiz”
Hava ile dolduruyoruz ciğerlerimizi…
Gülünecek şeylere daha az gülsek de seviyoruz yine de yaşamayı…
Başta da dediğim gibi;
Yine de bizi yıkıp geçmesine izin vermeden olanın bitenin, dimdik ayakta durma çabamıza devam ediyoruz!
Sözün bittiği yer
“Seni iki şey anlatır. Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin sabır ve her şeyin varken gösterdiğin tavır.” Hz. Mevlana