Kemer’de Pazar gününü büyük bir korku ve endişe ile geçiriyoruz!
Köşe yazımı kaleme aldığım sırada üç ayrı noktada birden yangın çıkmış, yangınlar vatandaşlarımızın, itfaiyenin ve emniyet güçlerimizin yaşamlarını da hiçe sayarak büyük bir özveri ile gerçekleştirdikleri çalışmalarla kısa sürede kontrol altına alınmıştı!
Kemer’de yangınların kontrol altına alınmasının ardından dağ yollarının yamaçlarında kısa bir tura çıktık…
Gördüğüm manzara beni o kadar duygulandırdı ki…
Kelimenin tam anlamı ile gözümden yaşlar geldi!
Neredeyse tüm orman girişlerinde 40 dereceyi geçen sıcağın altında!
Motosikletlerinde gençler!
Arabaların içerisinde toparlanmış gençler…
Nöbet tutuyorlar!
Bu milletin evlatları başkadır!
Hani bazen o ruhu görürsün!
Bazen öyle bir an gelir ki!
Bu milleti bir arada kenetlenmiş görürsün!
Öyle bir an gelir ki ülkemin kadınlarını omuzunda itfaiyenin o çok ağır hortumlarını dağlara taşırken görürsün!
Bu milletin evlatları başkadır!
Yangının içine elinde su kovası ile koşar!
Tıpkı Marmaris’te itfaiyeye su taşırken henüz 25 yaşında kaybettiğimiz Şahin Akdemir gibi!
Kemer’de birçok insanın sokağa çıkmaya tahammülü olmadığı o anlarda onlarca vatandaş yan yana yürek yüreğe söndürdüler yangınları!
Nerede yangın varsa orada onlarca insan vardı!
Kimi dumandan zehirlendi!
Kiminin elleri ayakları yandı!
Ve Kemer’in dağ yollarında 40 dereceyi geçen sıcakta nöbette millet var!
Allah hepinizden razı olsun!
Yangınlarla yitirdiğimiz canlılara…
Tüm canlara…
Ve hala yanan ormanlarımıza gözyaşı dökmeye devam ediyoruz!
O yangınlarda parmağı olanlar kahrolsun!
Vesile olanlar kahrolsun!
Kundaklayanlar yanan canlardan daha çok kavrulsun!
Allah hepimizin yardımcısı olsun!