Yerel seçimlere 18 gün kaldı…
Günler ne kadar çabuk geçiyor!
Aslında bu dönem de geçecek…
Hem de çok hızlı..
Mesele, bu güzel kente bir şeyler verebilecek bir ekibin iş başında olması…
Bu anlamda umarım, kullanılan oy oranının yüksek olduğu bir yerel seçim geçiririz…
Bu arada seçim yarışı bazı trajikomik durumları da çıkarıyor karşımıza…
Malum, her hafta sonu düğün var bu ara…
Kimi rastlantı, kimi de sanırım “fırsat bu fırsat” diyor..
Ama şu bir gerçek ki, düğün salonları adaylar ve ekipleri ile dolup taşıyor!
Bazı adaylar, düğün salonuna geç kalınca içeride yer bulamayıp geri dönüyor…
Bu hafta sonu yaşanan olay gibi…
Düğün salonuna önce belde belediye başkan adayları ekipleri ile girmiş…
Hali ile yer kalmamış….
Kemer adayları gecikince, kapıdan el sallayıp dönmüşler..
Bir de salonlarda alkışlatma yarışı varmış…
Şimdilerde bu durum çok konuşuluyor!
Düğün sahipleri ile düğün öncesi anlaşıyorlar…
Aday, “Ben ekibimle girince alkışlayın” diyor…
Sanatçıya kadar para dönüyormuş…
Sanatçı düğün sahibinden habersiz, “En büyük başkan….” deyince kıyamet kopuyormuş!
Alışveriş ederken otoparka arabasını bırakan bir seçmenin, desteklediği başkan adayının reklamını söküp kendi adaylarının reklamını yapıştıranlar bile varmış..
Bu samimi dostların muziplik olsun diye yaptıkları hareketi, fark edemeyen taraftar, arabasının bir tarafında Şeker’in diğer tarafta Gül’ün reklamını taşıyıp günün alay konusu oluyormuş!
Bir de her düğün sonrası, inanılmaz dedikodular yapılıyor!
“Bizim başkan girince alkış koptu!”
“Adam girdi içeri… kimsede ses yok!”
“O adayı görünce herkesin morali bozuldu”
Bu siyaset ne kadar ince bir iş…
Her şeyi düşünüyorlar..
Her küçük ayrıntı, günün konusu haline geliyor!
Kemer bu anlamda gerçekten çok küçük…
Biri Kuzdere’de hapşırıyor…
Kemer’de insanlar nezle oluyor…
Bir de “Satın aldık” söylentileri var..
Ah bu sinsi fısıltı gazeteleri…
Bazı isimler hakkında öyle rakamlar uçuşuyor ki…
“Biz onu şu paraya bağladık!”
Vay be!
Bir de, dedikodu gazeteleri gibi adamlar var…
İki hatta üç, bazen dört taraflı çalışan…
Akşama kadar işleri, ellerinde telefon, adaylara bilgi yağdırmak…
Bunları nitelikli ajan olarak kullanıyorlarmış…
Bay kulaklar, toplantı alanlarında konuşulanlara kulak kabartıp, bazen naklen, bazen anında bilgi uçuruyorlar…
O gün arazi olan üfürükten sallıyormuş..
Bu da bir meslek haline gelmiş…
Ama hepsi yalan dolan…
Topu-topu iki üç hafta kaldı…
Sonra…
Sonrası…
Yeni sezonu karşılama telaşı…
Cep delik cepken delik misali…
Hatırlatırım, bu sezon Kemer’de yaşayan yüzlerce köklü esnaf için son çırpınış..
Son çaba olacak…
Ben değil, bunu İcra dosyaları söylüyor…
Para satanlar…
Bankalar…
Son sözler, bu yaz sezonu için…
Son umut bu yaz sezonu…
Protesto yiyen senetler, arkası yazılan çekler, kira bekleyen ev-dükkan sahipleri, para bekleyen işçiler, müşteri bekleyen esnaf, evini ipotek ettiren yatçı, acentelere bel bağlayan otelci, kış boyu veresiye defterini kabartan bakkal, kirası, su parası, elektrik faturaları ellerinde deste olan otel çalışanı, herkesin umudu bu sezon…
Allah 2009 sezonunda umutla ayakta kalmak için dualar eden herkesin yar ve yardımcısı olsun….
Allah bu sezon kimseyi işinde, gücünde utandırmasın!
Ha bu arada yukarıda saydığım seçim fırsatçıları var ya…
Onların durumu da sakat…
Adayların hiç biri sizi nüfusuna kaydettirmeyecek…
Kazanan Çamyuva olsun…
Tekirova olsun…
Göynük olsun…
Kemer olsun!
Allah, doğrunun ve dürüst idarecilik anlayışı ile yola çıkan adayların yanında olsun inşallah…
Sözün bittiği yer
“Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz…”
09 Mart 2009