Bir turizm kentinde düzenlenecek olan yerel seçimlere yakışmayacak “üç şey say” deseniz..
İlk akla gelen görüntü ve ses kirliliği olur…
Turistik bir kentte bangır bangır ses yapan hoparlör yüklü otobüsler…
Her yana saçılmış, siyasi parti bayrakları…
Allah’tan ikinci şık, bu seçim döneminde gerçekleşmedi…
Ancak, ilki olan ses kirliliğinin zirve yaptığı günleri yaşıyoruz!
Çok trajik bir durum…
Aday, otobüsünü boydan boya projelerle donatmış ama aynı otobüste bağıra bağıra bir şeyler çalınıyor!
Ne dendiğini de tam manası ile anlamak mümkün değil!
Çirkin bir durum!
Son model bir limuzinin ardına millet görsün diye teneke bağlamak gibi..
Kemer’i tatil cenneti yapacağım diyorsun ama milleti rahatsız ediyorsun…
Yani, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…
Adayları, bu konuda hassasiyete davet ediyorum!
HANGİSİ DAHA KALABALIK?
Bana bir arkadaş, mitinglerdeki kalabalık seçim sonucu ile ilgili bir veri sağlar mı diye sormuştu?
Bana göre sağlamaz…
Toplantılara, yada mitinglere katılan herkesi, insanlar kendisi gibi görüp düşünüyor!
Birincisi, o kalabalıklarda o belde yada ilçede oy kullanacak ne kadar insan var?
Toplama insanlar olmaz mı?
Buda insanın kendi kendisini tatmin etmekten öteye geçmez!
Bir diğeri ise, o toplantıya bazı vatandaşlar, “Bu aday ne söylüyor?” sorusuna yanıt bulmak adına katılmış olamaz mı?
Her giden o adayın destekçisi bir seçmen mi?
Bir adayın otobüsünü kullanan bir vatandaş bile “Abi, parama bakıyorum. Ama oyum diğer adaya” diyebiliyor…
Bu kadar basit düşünmemek lazım!
Bir de rakam sallamaları var…
3 bin, 5 bin, 10 bin…
Millet kafasına göre dolduruyor…
Yani şimdi, bu rakamları duyan bir seçmen, “10 bin kişi varmış. Ben de orada olmalıydım! Ya da ben de o adaya mı oy vermeliyim?” diyecek…
Komik!
ŞEHİTLERİMİZE SAYGI…
Bu büyük millet adına, unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir gün bugün…
Kahramanlık günü…
Destan günü…
Bugün büyük üstat Mehmet Akif’e kulak verelim;
“Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın… Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat…
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber”
17 Mart 2009