Bugün yine İcra Müdürlüğü geldi aklıma…
Bir çığ gibi çoğalan icra dosyaları!
Nedeni?
Sektörün içler acısı hali!
Yine sordum kendi kendime, “Ne yapılıyor?” diye…
Alınan önlemler neler?
Birileri, bir araya gelip tartışıyorlar mı?
Esnafın sorununu çözebilmek için neler yapılıyor?
İşsiz kalan büyük bir çoğunluğun durumunu…
Yüzeysel çözüm önerileri ile günler geçiyor ve yine bir umuttur diye yaz sezonu bekleniyor!
Başka hangi memlekette, beklentiler bu kadar yüksekken yine de hiçbir şey yapılmadan beklenir?
Yada hangi mantık bu kadar ciddi bir sorun yumağını çözmekle uğraşacağına mucizeleri bekler?
Birileri bir şeyler yapıyor diye düşünüyorsunuz!
“Nasıl olsa birileri çalışıp bizler için gece gündüz kafa yoruyor” diye…
Zihninizde böyle bir umut varsa, hemen kurtulun!
Şu an içinde bulunan ortam, milli piyango bileti alan bir vatandaşın büyük ikramiye beklentisinden daha umutsuz gibi…
Esasen şu an için bizim çözümümüz lokal önlemlerle start alabilecek mahiyette..
Lokal önlemleri alabilecek kişiler nerede?
Neler yapıyorlar?
Aralık ayına girdik!
3 ay kaldı, yeni sezonun harekete geçmesi için!
Geride bıraktığımız aylar, sorunların çözümü noktasında edinilebilen önerileri dahi içermek için atılan adımlardan bihaber geçti!
Bu kadar olumsuz bakmamak gerek belki de…
Sizde haklısınız!
Varını yoğunu yatırdığı küçücük dükkanın içinde çaresizlikle bekleyen adamı…
her şeyini bir gece vakti kamyona atıp umutsuz ve kahır dolu vedalarla ilçemizi terk edenleri..
Koca bir aileyi geçindirmek için meslek olarak Turizmi seçip, otellerin kapanması nedeni ile işsiz kalan çoğunluğu…
Maaşlarını alamayan…
Evine ekmek alabilmek için bile veresiye yazdıranları…
İcralık olan eşyalarının ardından bakanları…
Evet….
Belki de düşünmemek gerek!
“Hayırlısı ne ise o olsun..”
Demek, önlem almadan…
En iyisi…
Köşe yazımı internet sitemizde okuyan üniversite öğrencilerine sesleniyorum!
“Zenginliğin içinde fakirlik” konulu bir tez hazırlamak gerekirse…
Akdeniz çanağındaki turizm kentlerine gelin kış aylarında…
Her kış açık olan otellerin kapanmasının ardından işsiz kalanları…
Milyonlarca dolarlık otellerin içinde iki-üç aydır maaş alamayan iyi giyimli resepsiyon görevlilerini görürsünüz belki..
Dev tesislerin, eşsiz doğanın ve denizin zengin gibi gösterdiği bu kentlerde köyler bulacaksınız…
Kuzdere gibi…
Kiralarını ödeyemediği için ev sahipleri tarafından mahkemelere verilen Turizm Otelcilik Okulu mezunları gençlerin de kaldığı…
Buyurun gelin bu kentlere…
Altın gibi parlayarak ışık saçan bu madalyonların, arka taraflarının tenekeden yapıldığına tanıklık edeceksiniz…
Benden size garanti…
Madalyonun iki yüzüne hiç bu kadar yakından tanıklık edemezsiniz…
Sözün bittiği yer
Doğru bir hareket için yanlış bir zaman yoktur.
1 Aralık 2006