Duble yolumuzda, uzun bir süre devam eden duble çilemizin ardından, duble rahatlığı elde ettik diyorduk ki, yine duble bekleyiş başladı…
Bugün duble yolda bekleyen birkaç vatandaştan telefon geldi!
İki saattir beklediklerini yolun ne zaman trafiğe açılıp açılmayacağının bize bildirilip bildirilmediğini sordular!
“Hayır”
Bilgi verilmemişti!
Vatandaş haklıydı birilerinin basını, yapılacak olan yolu trafiğe kapama uygulaması için bilgilendirmesi gerekiyordu!
Gazeteye gelir gelmez, Karayolları Bölge Müdürümüzü aradım…
Acil eylem çerçevesinde yapılan duble yolun çilesini çeksek de bir zamanlar Vali beyin söylediği gibi artık rahattık…
Ama yine bu duble bekleme işi başlamış!
Müdür bey konuyla ilgili gerekli yerlere yazıların yazıldığını söyledi!
Haydaaa…
Kimdi bu gerekli yerler ve kamuoyunu neden bilgilendirmemişti!
Sonuçta iş Karayollarından çıkmış…
Karayollarının bilgilendirdiği yerler de en azından basını bilgilendirmeli ve bizde gazetemizin ulaştığı insanlara yolun kapandığı saatleri iletmeliydik..
Müdür beyden, aynı yazıyı bize de fakslamasını rica ettim..
Sağ olsun konuşmamızın ardından hemen faksladı…
Yazının üzerinde nerelere bu yazının gönderildiği açık-açık yazıyor…
Gönderildiği tarih de öyle!
Yazı 10 Ocak tarihinde aynen Kumluca ve Finike Kaymakamlığı’na gönderildiği gibi Kemer Kaymakamlığımıza da gönderilmiş!
Aradan geçen 21 güne rağmen bize Kaymakamlığımızdan kamuoyunu bilgilendirmemiz anlamında hiçbir yazı gelmemiş!
Daha önce GATAB’la da aynı sorunu yaşamıştık!
Su kesilecekse bu suyun kesileceği saatleri vatandaş bilmeli!
Bakın, TEDAŞ, her kesinti öncesi gazetemize kesinti saatlerini bildiren yazıyı yolluyor!
Bunu gönderme zahmetinde bulunmak vatandaşa karşı bir sorumluluğu yerine getirmek anlamını taşır!
Devlet dairelerimiz vatandaşa hizmet için vardır…
Bunu yineleyerek insanların zaten bildikleri sorumlulukları hatırlatmak değil niyetim!
Ancak, orada bekletilen, bir şekilde haberdar edilmeleri gerekirken haberdar edilmeyen vatandaşların suçu nedir?
İş kaybı!
Zaman kaybı!
Stres…
Ben bu tür olaylar yaşandığı zaman şu kavram kaosunun içinde kaybolup gidiyorum; “Devlet mi halk için? yoksa halk mı devlet için?”
Doğrusunu biliyorsunuz…
Ama gereksiz yere şu çektirilen çile insanı bu sorunun içerisinde bırakıyor!
Neyse ki, kendi uğraşımız ve çabamız neticesinde yolun trafiğe kapatılacağı saatlerin bilgisini alıp haberini yaptık!
Tünellere gelince…
Bizleri yine yaz sezonuna kadar Karayollarının verdiği saatleri de aşabilecek yolda bekleme günleri bekliyor!
Bu iş bitince elbette iyi olacak…
Tek kaygımız bu durumun yaz sezonuna sarkmaması…
Ve sonucun Bolu tüneli gibi olmaması!
Sözün bittiği yer
Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulamayacak kadar hafif,
Sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.
BUGÜN
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, 1979’da suikast sonucu hayatını kaybetmişti….
Yazılarında demokratik hak ve özgürlüklerin savunuculuğunu yaptı. Tarafsız gazetecilik ve habercilik ilkesi ile basında saygın bir yer edindi.
1 şubat 1979 sabahı evine giderken uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.
25 haziran 1979’da yakalanan saldırgan Mehmet Ali Ağca yakalandı!
23 kasımda cezaevinden kaçırıldı…
Kara bir gündür 1 Şubat..
Diğer, fikir adamlarına sıkılan kurşunların kararttığı gibi..
Aydınlık yarınların karartılmasına yönelik girişimlerdir!…
Bilinmiyor ki, O’nlar ölmez..
Fikir bayraklarını teslim alan binlerce genç…
O fikirleri her zaman savunup doğru bilinen yoldan ayrılmayacaklarına ant içmişlerdir!
Nur içinde yat…
Nur içinde İpekçi…
31 Ocak 2007