Benim, yıllardır sevginin ve aşkın önemini aktarmak için anlattığım kısa bir hikaye vardır…
Küçük bir çocuk düşünün. 6 yaşında. Yedi kardeşin en küçüğü. Sert bir babanın en küçük çocuğu!
Başka çocuklar onun yaşında parklarda bahçelerde oyunlar oynarken, o eline tutuşturulan boya sandığı ile her gün gittiği caddenin köşesinde ayakkabı boyuyor…
Ve o miniğin en büyük özlemi, dondurma yiyebilmek!
Evet!
Dondurma…
Yaz aylarında önünden neşe içinde, ellerindeki dondurmayı yiyerek geçen çocuklar gibi eline bir külah dondurma alıp, diğer çocuklar gibi keyifle yemek…
Tüm ısrarlarına rağmen ne ağabeyleri ne de babası dondurmaya para vermesine müsaade etmemiş!
Kendisi gibi çalışan ve bir taraftan da kendisini takip eden ağabeylerinden gizlice dondurma alma fikri yerleşmiş küçücük kafasına…
Her gün oturduğu köşeye kuruş-kuruş dondurma için para saklamış…
O parayı çaktırmadan saklamak bile dert!
Birkaç gün sonra bir külah dondurma için gerekli para birikmiş toprağın altında..
Ağabeylerine fark ettirmeden, dondurmacıya ulaşıp, bir külah dondurma alıp yiyebilmek için zorlu birkaç dakika geçirmiş…
Kan ter içinde…
Dondurmacıya parayı uzatmış..
Bir külah dondurmayı alınca, usul usul başka bir köşeye doğru yol almış!
Tam o sırada, caddeden hızla geçen bir adam ufaklığa çarpmış…
Elindeki dondurma tepe taklak olmuş küçücük çocuğun!
Çocuk, düşen dondurmanın ardından çaresizlik içinde başını kaldırıp kendisine az önce çarpan adama bakmış!
Gözleri dolu-dolu olmuş!
İş telaşındaki adam, “Kusura bakma” diyebilmiş sadece…
Ve süratle yoluna devam etmiş…
Karşılık bulamayan aşklar da böyledir…
Yaşanan Küçük bir darbedir o hızla geçen için!
Ama yitirilen, belki de yaşamı boyunca arzu ettiği en önemli şey!
Turhan Anatürk’ün durumunu da çok iyi anlatır bu kısa hikaye…
İdealleri uğruna çalışıp çırpındığı, hoşunuza gitsin yada gitmesin, beklentileri, tüm mücadelesi…
“Kusura bakma”ya takılmıştır!
O nedenle belki uzun bir süredir, telefonlara sessiz kalışı…
Evine kapanışı…
AKP için küçük bir mesele…
Onun için ise verdiği mücadelenin boşa çıkışı…
Hem de iki kere üst üste…
Mesele belki de Turhan Anatürk’ü anlamak…
O’nun cephesinden kaybettiklerine bakmak…
Sarı çizmeleri, dürüstlüğü, çalışkanlığı ile Turhan Anatürk, Kemer için önemli bir hizmet adamıydı..
Kim ne derse desin…
Sözün bittiği yer
“Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol,her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol… Mevlana”
21 Ocak 2009