Acısı ve tatlısıyla bir Kurban Bayramı’nı daha geride bıraktık.
Kemer’de Kurban bayramı, Akdeniz bölgeside de olduğu gibi yağmurun hakimiyeti altında sürdü.
Ancak bu defa su basan evler ve taşan dereler kadar duble yolu konuştuk.
Duble yol sonradan tanıştığımız bir kavram.
Tanıştığımız ilk günden itibaren ise patlatılan dinamitleri, saatlerce bekletişi, oluşan dev çukurları ile çok da sevemediğimiz yönlerini gösterdi bizlere…
Daha rahat trafik sloganı ile Kemer gibi bir turizm kentini Antalya ile bağlayan bu yol, yardımcı bir unsur olacak şekilde bizleri ve turistleri eminim daha fazla rahatlatacaktır.
Ancak, daha çok uzun bir süre özellikle kış aylarında sorunları da beraberinde getirmeye devam edecektir.
Bayram boyunca Antalya’ya üç sefer gidip geldim ve her defasında bir slalom yarışı pilotu gibiydim. Eminim Kemer halkıda gelecek slalom yarışlarına hazırlık anlamında açılan dev çukurlar sayesinde son derece ciddi bir antrenman çalışması yapmıştır.
Ne kadar yazık!
Beni en fazla meraklandıran konu Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün bu konu ile ilgili sorumluluğunun boyutları. Acaba yapım sırasında kış aylarında yağan sağanak yağmurlar sonrası bu tür gelişmelerin yaşanabileceği biliniyor muydu? Kayaların ve toprağın yolun üzerine ineceği yapılan şeritlerin uzun süre trafiğe kapanabileceği ve yol üzerinde dev çukurların oluşması ihtimalinden söz ediyorum. Eğer daha önce kestiremedilerse bunun adı iş bilmezliktir. Biliniyorsa da sorumsuzluktur.
“Gülü seven dikenine katlanır” mantığı ile mi yaklaşıldı?
Bu tutum bile her gün binlerce araç trafiğinin yaşandığı, bizi bırakın turistlerin ülkemizin vizyonunu gördükleri yolun ne kadar büyük bir acelecilikle ve sonuçlarını kestirmeden yapıldığını gözler önüne seriyor.
Geçtiğimiz gece yağmurun altında arabalarını yol kenarına çekmiş lastiklerini değiştiren ve çekicilerin gelmesini yağmur altında bekleyen insanların halini gördükten sonra konunun ne kadar vahim olduğunu herkes bir defa daha anlamış oldu.
Bu saatten sonra ne olur?
Yağmur yağacaktır.
Yine yeni çukurlar açılacaktır.
Uçurumu dolduracaksanız, bu doldurma oturana kadar oluşan çukurları da göze alacaksınız. (Uçurumların nasıl doldurulduğunu da gördük) Çukurların böyle bir yağmurda mantar gibi yolun heryerinden türemesi de işin ne kadar ve nasıl bir çaba ile yapıldığını göstermiyor mu?
Kısacası yağmur mevsimi son bulana kadar bu duruma katlanılmaya devam edilecek.
Dağın yamaçlarından kayalar yuvarlanmaya, toprak ise kaymaya devam edecek.
Her zaman dediğim gibi daha uzun bir süre beklenecek.
Bu durumlara karşı gözde turizm kentinin yolu üzerinde “Kaya düşebilir. Toprak kayabilir” levhaları tüm şıklığı ile durmaya devam edecektir.
Ve yaz sezonunda açılışı yapılacak yol için gelen yetkiliyi karşılayacak olan halkım kırılan akslarını, jantlarını, camlarını, patlayan lastiklerini, kazalarını önüne katmayacak. Tüm içtenliği ile birileri “Biz seviyoruz. Sevgimizle bu gülün dikenini büyük bir içtenlikle avuçluyoruz” diyecekler.
İşte bitirdik diyenlere ise hep bir ağızdan tempo tutacaklar.
“Duble yol çok yaşa”
24 Ocak 2005 – Saffet Yenigün