Bugün köşe yazımda aslında Kemer adına son derece güzel bir gelişme olan ayrıca dün gazetemizin manşetinde de yer alan turizm hareketi ile başlama niyetindeydim ancak, mail adresime düşen bir basın bülteni durumu tamamen farklı bir tarafa kaydırdı.
Çünkü bu haber bazı sessiz hareketlere de ışık tutar nitelikteydi.
Dün Meder Resort Otel’de Kent Konseyi’nin oluşumu ile ilgili bir bilgilendirme toplantısı yapılmıştı. Bu toplantıda davetlilere kent konseyinin önemi ve bunun Avrupa’nın bir çok ülkesi tarafından örnek alınan sivil toplum hareketi olduğu aktarıldı.
Bu bir oluşum sürecidir ve bu süreç içerisinde bu olayın oluşumuna katkıda bulunanlar elbette olacaktır. Oluşuma katkıda bulunanlara “Kurucu üyeler” deniyor.
Ancak bugün mail adresime düşen ve Kemer Belediyesi Basın danışmanı Halil Öncü tarafından gönderilen haberde duruma farklı bir boyut kazandırılmış!
Basın bülteninde Kent Konseyi’nin, Kent Konseyi Başkanı Ahmet Tokgöz başkanlığında toplandığı aktarılıyor.
Oysa henüz böyle bir seçim olmadığı gibi böyle bir başkanda yok!
Belediye Meclis üyesinin Belediye basın danışmanını araya alarak böyle bir haber yaptırdığı doğal olarak aklımıza geliyor.
Kendisini şimdiden konseyin başkanı ilan eden Tokgöz’e bunun nedenini sormak istiyorum. Neden Belediye’nin basın danışmanının yazılı medyanın tamamına pas ettiği bu haberin içerisinde kendinizi henüz kurulmayan konseyin başkanı ilan etmenizin nedeni nedir?
Tabiiki yarın bir hata yapıldığı söylenecektir. Ancak iş işten çoktan geçmiş olacak. Biz muhabirliğini yapmakta olduğumuz tüm medya kuruluşlarına bir düzeltme geçerek bu durumu aydınlattık. Ancak doğrusu böyle bir girişimde bulunulmasının mantığını çok merak ettim. Gayesini eminim bu işe gönül vererek uğraşan diğer kurucu üyelere aktaracaktır.
Gelelim kent konseyine…
Kent Konseyi’nin çok önemli bir sivil toplum hareketi olduğunu tekrar tekrar belirtmeye gerek yok.
Sivil hareketin demokrasinin en tabi gerçeklerinden biri olduğunu da…
Ancak bilinç…
Toplantıya sonradan dahil olan AKTOB Başkanı Osman Ayık’ın da amaç kısmını görür görmez belirttiği gibi…
“Toplumsal bilinçlenme”
Önce anlatmak lazım…
Önce bu bilinci insanlara aşılamak lazım…
Yoksa var olan söylevleri Tokgöz’ün yaptığı gibi bir kağıda yazılan metinden zar zor okuyarak insanlara aktarmak değil mesele…
Mresele…
Önce bu işe ön ayak olanların Kent Konseyi ve “Yerel Gündem 21” konularını çok iyi çalışmalarıdır…
Kent Konseyi; “Yerel Gündem 21”in akabinde hayata geçirilmiştir…
Bu kararın metninde hangi konular yer alıyor bunlar öğrenilmeli…
Sonra Kent Konseyi ezbere dayalı öyle kağıtlar üzerinden değil, zihinlere yazılarak kabul edilmeli…
Daha sonra insanlara aktarımı yapılmalıdır…
Ne olduğunu kavrayamadığın bir nesneyi pazarlamak gibi olmaz bu iş…
İnsanlara Kent Konseyi anlayabileceği bir şekilde anlatılacak…
Kemer’de yaşayan herkes Kent Konseyi kavramını çok iyi öğrenecek…
Bunu yapmak için önce bu işe sahip çıkanların ve oluşumuna katkıda bulunanların idrakı gerekir…
Kent Konseyi’nin beş altı cümlelik amaç kısmının yazılı olduğu kağıttan zar zor okuyan ve kendini başkan ilan eden Ahmet Tokgöz’ün idraka haiz olmadığını anlamak zor olmadı doğrusu…
Bu olguyu insanlara kabul ettirmek ve anlatmak bir sanattır…
Biz bu sanata iletişim diyoruz.
Daha önce bu eleştiriyi CHP İl Başkanı’na da yapmıştım…
İnsanın önce ne yaptığını iyi bilmesi lazım…
Ben Kent Konseyi ve bağlantılı olarak Yerel Gündem 21 konularını halka aktaracaksam ve bunu bir oluşum olarak Kemer’de ortaya koyacaksam…
Gecemi gündüzüme katar önce ne anlatmam gerektiğini kendim kavrarım…
İşte iletişim için ilk adım…
Kavramak, idrak etmek…
Savunduğu düşüncenin gayesini halka elinde yazdığı bir kağıttan elleri titreyerek ve geveleyerek anlatan bir adam. Karşısında bulunan zümreye ne kabul ettirebilir?
Sen anlamamışsınki ne anlatacaksın…
Öğrenin…
Başkan olarak isminizi yazdırmadan önce hak etmeyi öğrenin…
Çalışın…
İdrak edin…
Sonra aktarın…
26 Ocak 2005 Saffet Yenigün