Kemer için bu tarihi bir tekerrürden başka bir şey değil…
Kemer yine su basan evler ve yağmur sonrası su ile dolan caddeleri ile gündeme geldi…
Her zaman altını çizmeye çalıştığım gibi bir dönem sular altında olan bu kentten halk daha önce kış aylarında yaylalara çıkmamış mıydı?..
Peki ya Dünya Bankası?
Türkiye’nin ilk planlı turizm kenti olarak oluşturma anlamında yatırım yaptığı bu kente en fazla 29 bin yatak kapasitesi ile standart getirmişti…
Aynı dönem bu işe koyulan Dünya Bankası yetkilileri, Kemer ilçe merkezinin bulunduğu alanın konut alanı olmaması gerektiğini ve yalnızca bir turizm kenti olmasına dikkat edilmesi hususunun altını çizmişlerdi…
Ancak var olan koşulları zorlama hususundaki gayret ve çabalar sonucu rantı yüksek bu dev pasta bir bir pay edilmeye başlandı…
Bugün 90 bin yatak kapasitesinin üzerine çıkan Kemer’de su baskınına uğrayan ev ve turistik işletme görmek gayet normal bir durum olarak cereyan etmektedir.
Pastanın alanı içerisinde özellikle bataklıkları ve dereleri ile meşhur Çamyuva’da bu sorunun daha fazla gün yüzüne çıkıyor olmasına da şaşmamak gerek…
Kurak arazilerde tarımla uğraşıp daha sonra uygun bir dağın üzerinde yağmur duasına çıkan bir gurup halkın durumunu düşününce Kemer’de bu duruma düşen hanelerdeki vatandaşların yağmur yağmasın dualarına da başlamaları ilginç karşılanmamalı.
Yağmur sularının dere yatağı üzerine yapılan binalara zarar vermesi tesislerin önlerinde diz boyu suların dolması, turizmi bir şekilde olumsuz yönde etkiliyor…
Bunlara yerel yönetimlerin göz yumduğunu varsaydık…
Ancak bir de olayın duble boyutu var.
Kemer ve beldelerinde bulunan turizmciler yolun yaz boyunca yapılış şeklini eleştirmişler ve bu yol başımıza daha çok iş açacak demişler…
Herkes gibi bizde benzer eleştirileri her ne kadar yapsak da yolun gerekliliğinin altını da defalarca çizmiştik…
Neticede duble yol gerekli ve geç kalınmış bir hizmetti…
Geç kalınca cefasını tam da turizm yarışı içerisinde olduğu konumda çekmeye başladı Kemer…
Geçen yaz boyunca patlayan dinamitlerine, kapanan yollarına, kış başından itibaren ise toprak kaymalarına ve yol ortasında oluşan devasa çukurları konuştuk…
Ve kazalar…
Sonuç olarak turizm yarışı içerisinde kan kaybı olarak değerlendirmeye alınmalı ve acilen çözüm yolları masaya yatırılmalıdır…
Ancak turizm beklemeye gelmeyecek kadar hızla ilerleyen bir bacasız sanayi…
Bu bacasız sanayi her türlü hoş olmayan görüntünün akabinde kan kaybına uğrayacaktır.
Mesele kan kaybı artmadan gerekli müdahaleyi yapmakta…
Kemer merkezinde bulunan ana caddelere dökülen asfalt kaliteli, asfaltın ise menfezleri ne durumda?
Yol altından da olsa gerekli altyapısı yoksa bu tür görüntülere mahal verecektir…
Özellikle Ayışığı Parkı yolu ve Kaymakamlık’tan Özkaymak Otel’e gidilen yolun üzerindeki dev su birikintileri durumumuzu açıkça ortaya koymakta…
Önlemler acilen alınmalı…
Yoksa bu dereden sular akmaya, bizde dizimize kadar suyun altında işimizi yapmaya devam edeceğiz…
Umudumuzdur…
Umuyoruz…
***
Kanada’nın kuzey bölgelerinde yalnız iki mevsim yaşanır.
Kış ve yaz…
Özellikle bir bölgenin yollarındaki buzlar erimeye başlayınca yollar çamurlu duruma gelir.
Bu yollarda geçen araçların bıraktığı derin izler, soğuklar geri geldiğinde buz tutar.
Bu ilkel bölgeye kışın gelecekler olanlar için yol ayrımında şöyle bir uyarı levhası ile karşılaşır; “Sürücü aracını hangi izi izleyerek süreceğini lütfen iyi seç. Çünkü bundan sonraki yirmi mil boyunca onun içinde olacaksın…”
27 Ocak 2005 – Saffet Yenigün