Uluslararası organizasyonların düzenlendiği yer açısından önemini işleyen sayfalar dolusu yazılar ve düzenlendiği ülkeye sağladığı katma değeri işleyen yüzlerce maddeyi alt alta sıralayabilirsiniz…
Bu önemi, gelişmiş her ülke fazlası ile idrak ediyor!
O yüzden değil midir? Bu ülkeler, olimpiyat oyunlarının, dünya futbol şampiyonasının ve buna benzer dünya üzerinde seyircisi olan spor dallarının uluslar arası organizasyonlarını almak için yarışıyor..
Dün Antalya Valimiz haklı bir sitemi dile getirdi…
Düzenlenen basın toplantısında Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, F1’e verilen değer ve ilginin Ralli’ye verilmemesini eleştirdi…
Son derece haklı bir yaklaşım!
Tabiri caizse bu iki organizasyon arasında bakış açısı anlamında Ralli üvey evlat gibi kaldı!
Ne var ki, sorun yalnızca burada değil!
Sorunun büyük bir bölümü bu dev organizasyonun doğru kanallara gerektiği kadar doğru bir şekilde anlatılamaması…
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırmadan küçük anekdotlar vermiştim..
Formula 1, dünyada Ralliye göre daha popüler bir spor dalı olabilir ancak, her yıl %10 – %15 değer kaybı yaşayan Formula 1’e karşı Dünya Ralli Şampiyonası’nın izlenme oranları her yıl %15 dolaylarında artış gösteriyor!
Yani doğal ortamda, daha fazla adrenalin saçan bu sporun seyir keyfi insanları F1’e göre daha çok etkiliyor!
Neticede, fanatikleri bir kenara bıraktığınızda genel olarak bizi bu sporun incelikleri yada estetik anlamda farklılıklarından çok ülkemize ne kazandırdığı ilgilendiriyor!
İşte bu noktada, herkesin ortak bir kanaati var; “F1 ne kazandırıyorsa WRC Dünya Ralli Şampiyonası’da onu kazandırıyor” Belki de fazlasını…
Hal böyle olunca neden F1, Valimizin de dile getirdiği gibi daha fazla ön planda yada daha fazla destek görür bir durumda bunu da irdelemek lazım..
Burada İstanbul merkeziyetçiliğinin büyük bir rolü olduğu kanısını taşıyorum!
Medya sektörünün İstanbul’da merkezleşmesi…
İstanbul’da ki en ufak gelişmenin dahi büyük puntolar ve resimlerle gazetelerimiz ve televizyonlarımızda yer buluyor olması…
Bunlar büyük birer etken!
Heyecan meselesini açacak olursak medyada bu heyecanın duyulması anlamında doğrudan doğruya bir güçtür!
Lakin, F1’i manşetten duyuran ulusal yazılı ve görsel medyamız WRC’yi spor sayfalarında ufak bir haber olarak iletmekteler!
Bu konular Federasyon tarafından ulusal medyanın yönetici kadroları ile paylaşılmalı!
Otellerimizin ve halkın teşviki anlamında bugüne kadar Ralli Şampiyonasının halkla ilişkiler bölümünün tamamen etkisiz kaldığı fikrimi üç yıldır dile getirmekteyim!
Hatta bu nedenle bu alanda çalışma yapan arkadaşlarla da bir toplantı sırasında tartışma yaşamıştım!
Otellere faks çekerek bu iş anlatılamaz!
Doğrudur… İnsanların da ilgili ve alakalı olmaları şart ancak!
Bu iş için kurulan bir birim varsa bu birim işini tam manası ile yapmalıdır!
İletişimsiz bir halkla ilişkiler düşünebiliyor musunuz?
Benim, Tekirova’dan Beldibi beldemize kadar görüştüğüm çok sayıda tesisimizin yönetiminin ralli dönemi ne yapabilecekleri konusunda bilgi sahibi olmadıklarını görmüştüm!
Bugün Ralli konusunda elini taşın altına koymaya hazır çok sayıda tesisimiz var!
Ancak, ne yapacaklarını ve nasıl bir yol izleyeceklerini bilmiyorlar!
Anlatınız…
Birebir ilişkiler dışında çekilen ve ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen bir faks tüm hadisenin aktarımı konusunda etkisiz kalacaktır!
Sorunların çözümü konusunda ne yazsanız, yazmadıklarınız daha önemli kalacak o nedenle…
Heyecan bitti diyerek bir kenarda durmak hatalı olacaktır!
Bu işin gereksinimleri anlamında ciddi bir fizibilite çalışmasına ihtiyacı var!
Hep öyle değil mi?
Biz neyi kaybettiysek…
Plansızlık yüzünden kaybettik!
“Master plansız turizm” bunun en gerçek örneği!…
Sözün bittiği yer
“Dünkü acılar, bugünkü sevinçlerin kaynağını oluşturur”
Saffet Yenigün – 2 Ağustos 2006