Kemer’de Ağustos ayının son günlerine doğru geldiğimiz şu günlerde, gününü kurtarma telaşında olan turizmciler, geleceğe yönelik buhranlı dönemi aşmak için hiçbir çaba içerisinde değil!
Bu tavra yerel yönetimlerin de ilgisizliği eklenince ortaya son derece olumsuz bir tablo çıkıyor!
Kemer’i ve Türk turizmini bekleyen ciddi sorunların çözümü yolunda adımlar atılması ve bu anlamda ortak bir çaba içerisinde olunması gerektiği su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkarken, Kemer’de ki akıl almaz kutuplaşmalar olumsuz sonuçlara dev katkılar sağlıyor!
Öyle ki, Kemer’de düşmanım düşmanı benim dostumdur ilkesi dahi yaratıldı!
Bu durum, tamamen birbirinden bağımsız yolların arasının daha da fazla açılmasına neden oluyor!
Kemer’de ileri vitese takılıp ilerlemesi gereken araç, bu şekilde geri viteste ve geri geri gitmeye devam ediyor!
Ayrı kutuplara doğru bölünen yönetim mekanizması, hizmet yarışı ile kendini göstereceğine kaosu daha fazla büyüten bir etken olarak karşımıza çıkıyor!
Dolayısı ile Kemer’e katkısı olacak etkenler kendi aralarında ki meseleler nedeni ile Kemer’i bir kenara itmiş, ilçenin geleceği için başarıya endeksli çözüm yolları üretmesi beklenen sistem tamamen çökmüş durumda!
Birlik ve beraberlik ortamı yerini tamamen bel altından vurma taktikleri ile yoğrulmuş bir kural dışı çatışmaya bıraktı!
Zor durumda olan esnafın, vatandaşın, turizmcinin durumu insanları neredeyse hiç ilgilendirmiyor şeklinde bir hava hakim Kemer’de…
Bu olumsuz tablonun ortadan kalkması ise son derece kolay denklemlerle giderilebilecek durumdayken, kaosun büyümeye devam etmesi ise, (büyük bir gerçektir) hiç kimseye yarar sağlamıyor!
Belediye Başkanlarının birbirleri ile olan çekişmeleri ya da bu uğurda birbirlerine sevk ettikleri kişisel suçlamalar elbette kimseyi bağlamıyor!
Ancak, bu durumun beraberinde en tepeden alta kadar tüm kesimlerde kutuplaşma atmosferi büyüyerek devam ediyorsa, ciddi bir sorunla karşı karşıyayız demektir!
Sorunlar için bir araya gelmeye çalışan turizmciler bile düzenlenen toplantılara büyük bir ilgisizlikle yaklaşmayı sürdürüyor!
Meselenin temeli belli ancak, kimse sorunları ortadan kaldırtmak için harekete geçmiyor. Ya da harekete geçmek kimsenin işine gelmiyor!
Gerçekleştirilen çabalar ise “biriken pisliği halının altına süpürme” taktiğinden ibaret!
Sancı duruyor, sürüyor ancak çaba yok!
Var olan çaba ise sancıları büyütmekten ibaret!
Her alanda birlik ve beraberlik sağlanmadığı müddetçe de var olan sancılar büyümeye ve zararlı hale gelmeye devam edecek!
Sözün bittiği yer
“Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır… Konfüçyus”
Saffet Yenigün 24 Ağustos 2006