Kemer’de geçtiğimiz yerel seçim döneminden önceki son Ramazan ayında neredeyse her akşam bir otelde siyasi partiler, iftar yemeği verirdi…
Bu İftar yemekleri, siyasi partilerin, dolayısıyla da adayların gövde gösterilerine dönerdi…
“Kimin iftar yemeği daha kalabalık?” kulisleri otel lobilerinden çıkar, seçim sohbetlerinin göbeğine düşerdi..
İftarın dualarla açılmasının ardından, tatlıya geçildiğinde aday eline mikrofon alır, seçim konuşmasını yapar, çayların ardından insanlar dağılırdı.
Kimisi, seçmen…
Kimisi, takipçi…
Kimisi, devlet görevlisi…
Çoğu siyasetin içinde olan belli isimler….
Aslında bu sofralarda insanlar birbirlerini ağırlıyordu!
Biz bize konforlu yemekler, geçtiğimiz yıllar boyunca çok tartışıldı..
El akıl konuştu; Denildi ki, “Böyle sofralar kurulmasın!”
“Bu sofralar kuruluyorsa, ihtiyaç sahipleri için kurusun…”
Bu çerçevede, her Ramazan ayından önce, Valilik genelgeleri yayınlandı!
Aynen bu Ramazan ayından önce de yayınlandığı gibi…
Son genelgenin gazetemize ulaşma tarihi, 9 Eylül 2008…
Genelge bizim elimize ulaşmadan da Anadolu Ajansı’nda yer alan genelge ile ilgili haber gazetemizde de yer almıştı!
Antalya Valisi sayın Alaaddin Yüksel imzası taşıyan genelge de ne yazıyordu?
“Kamu kurum ve kuruluşlarının sadece birbirleriyle iftar davetlerinde bulunmaları ile varlıklı kişiler ile diğer meslek kuruluşlarının kendi aralarında birbirlerine yönelik verdikleri uygulamalarından uzaklaşılması halinde, ihtiyaç sahibi, öksüz, yetim, hasta ve yaşlılar ile fakir ve fukaraların iftar sofralarında buluşturulmalarının, sosyal yardımlaşma ve dayanışma duygularının geliştirilmesi bakımından daha faydalı olabileceği değerlendirilmektedir”
Son cümle, “Ramazan ayının anlamı ve önemi içerisinde gereken hassasiyetin her kademede gösterilmesini önemle rica ederim..”
Doğru olan da bu değil mi?
15 Eylül 2008