Yerel seçimlerden önce, o sözle kucakladı Mustafa Gül Kemer’i…
“Vereceğimiz sevgidir, hizmettir…”
“Kişilerin değil, halkın belediyesi…”
Kemer’de yaşayan insanların çok az bir kısmı bu sevgi ve hizmeti doyasıya yaşadı..
Kemer’in caddelerine çıkıp, ara sokaklarında gezerek, sahilde yürüyüş yaparak, bu durumun bazıları için yansımalarına rahatlıkla tanıklık edebilirsiniz…
Şimdi o sözü vatandaşa Kemer Belediyesi, dağıttığı beş yapraklı yazı ile bir de iliştirilen “Öneri ve Talep” dilekçesi ile aktarıyor…
(Tebrik etmek gerekir)
Dağıtılan antetli kağıttaki ilk sayfada, “Projelerimizle, Kemer’e ve siz değerli Kemer halkına zaman kaybettirmeden çalışacağımıza dair seçimden önce size söz verdik. Bunu da yüz gün içerisinde yaptığımız faaliyetlerle başardığımıza inanıyor, güveninizin daim olması için de bunları siz Kemer halkı ile paylaşmak istiyorum” diyor ve devam ediyor…
Yüz gün içerisinde başarılanlar…
Yağlı Güreşler.. (Kısa sürede organize edilmesine rağmen başarılıydı)
Hiçbir ücret ödenmeden yapıldı denilen bir Festival yapıldı… (1994 yılından kalma bir kadroyla yapılan festivalin maliyetinin 1 milyon TL’nin üzerine çıktığını da belirtmek lazım. Gelen sanatçılar medyatik olmadığı için hedefe ulaşılamadı… Yine yalnızca birilerinin cebi para görmüş oldu)
Kısa sürede hemen her yere bir büfe konduruldu..
Simitçilerle, mısırcılarla bile uğraşıldı! Yerine söz verilen yenileri geldi..
Buraya tam da uygun; “Alma mazlumun ahını” diye de bir söz vardır!
Hanelerin göbeğine lunapark yapıldı…
Kındıl! Kındıl diye bağırıldı…
Laf değişti…
Alan firmanın dediği gibi sözde yeni bir proje vardı onda karar kılındı… (O proje zaten var olan projeydi)
Belediye’nin içindeki çalışmaları doğrusu bilmiyordum!
Belki de sokakta bunlar olurken, belediyenin iç dinamikleriyle süren bir hummalı çalışma vardı…
Buna sözüm yok!
Tasarruf tedbirleri yerinde alınmış kararları içerebilir…
Tüm bu karamsar tablodan sonra Başkan “Ekim ayını bekleyin” dedi…
Bekliyoruz…
Söylentilerde olduğu gibi söz konusu biz dahi olsak, “Kişiler kazanmasın!”
Biz bu sözünü çok sevmiştik başkanın…
Çünkü, neden söylediğini tüm Kemer biliyordu!
Ancak, diğer sözün yer aldığı bu kağıtlarda, “Kişilerin değil halkın belediyesi” sloganı yer almadı…
O isimler, yada bu isimler…
Kişilerin değil, Kemer’in kazandığı bir Kemer görmek istiyoruz…
100 günde bunu gören yine kişiler oldu!
Kemer değil…
Kemer’de toplu refah projesi için başkanın detaylandırdığı acil eylem planı…
Seçim beyannamesindeki kısa başlıkları içeriyor…
Bunlar hayata geçmeye başladığında, zaten Kurtlar Vadisi Kemer’deki aranan yada aranmayan kişiler, birer birer ortadan kalkacaktır…
Nefes alan tüm Kemer’in toplu refahı, bizim gibi düşünen insanların ıslığı bırakıp alkışlamasını sağlar…
Siz kişilerin projesini bırakıp, halkın projelerini şekillendirmeye başlayın!
Tekelleşme yada çakallaşma kalksın ortadan!
Birilerine özel haklar yerine Kemer’in geneline hitap edebilecek tabloları çizmeye başlayın…
O zaman, “Ellerim kırılsaydı” diyenler…
Eminim birer birer sözünden dönecektir…
Ama bu yüz günde yapılanlar, başta yazılan gibi bir güven teminatı olmamış, aksine insanların, sıkıntısının üzerine sıkıntı koyacak, turizmde kentin geriye gidişini arttıracak faaliyetler şeklinde dizilmiştir…
Bu aksi istikamete gidişin biz her zaman karşısında olacağız…
Bu yolda, kiralık yada yalakalık kokan kalem saldırıları bizi yaralamaz…
Öyle ya, bu gazete siyasi beklentiler içinde olan kişilerin çalıştığı bir kurum değil..
Bu gazetede çalışanlar, sivrilerek ortaya çıkıp, siyasi amaç beklentilerine girme yarışında değiller…
Bunun örneklerini gördük…
İnternet sitesi kurup, haberci olduklarını iddia etmeye telaşına düşen, köşeler kapanlar, daha sonra “Herkes kötü! Ben iyiyim” diyerek, partilerden adaylık koparma telaşına düşmüşlerdi…
Yine benzer ataklar olacaktır bu dönemde…
Olsun da…
Ancak iktidar yalakalığı da hiçbir gazeteye, yada gazete patronuna yaramamıştır..
Her dönemim adamları, dönemleri ile birlikte kalemlerini bir tarafa bırakıp ortadan kaybolmuştur!
Aynı dönemlerin iş adamları gibi…
Sözün özünde..
Kemer’de iktidarın dokunulmazlığı yoktur!
Biz önceki yönetimi de eleştirdik!
Bu dönemi de eleştiriyoruz…
Ve Ekim aynı biz de bekleyeceğiz…
100 günde yapılanın aksi mi olacak?
Yoksa daha beteri mi?
Hep birlikte izleyeceğiz…
***
Ben bu kıssadan hisseleri çok seviyorum…
Her birinde kesin bir dille ifade edilmiş mesajlar var…
İşte onlardan biri;
“Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp “Ahhh” diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden “Ahhh” diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve “Sen kimsin?” diye bağırıyor. Aldığı cevap “Sen kimsin?” oluyor. Bu yanıta kızıp “Sen bir korkaksın” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses “Sen bir korkaksın” diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp “Baba ne oluyor böyle?” diye soruyor. “Oğlum” diyor adam, “Dinle ve öğren!” ve dağa dönüp “Sana hayranım!” diye bağırıyor. Gelen cevap “Sana hayranım!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor, “Sen muhteşemsin!” Dağdan gelen ses: “Sen muhteşemsin!” Oğlan çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.
Babası başlıyor anlatmaya: “İnsanlar buna ‘Yankı’ derler, ama aslında bu ‘Yaşam’dır. Yaşam daima sana, senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.”
Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır”
Sözün bittiği yer
“Kim olduğun o kadar bağırıyor ki, ne dediğini duyamıyorum”
11 Ağustos 2009