Elbette yalnızca Kemer değil, tüm turizm kentlerini sezonun kapanmasının ardından ciddi bir kriz bekliyor!
Esasen bu kriz bir büyük birikimin eseri…
Kemer ve beldelerinde hizmet veren turistik tesislerimizin büyük çoğunluğu ilk defa bu kış kapılarını turizme kapatacak!
Zaten rutin olarak kış aylarında kapanan ve çoğunluğunu tatil köylerimizin oluşturduğu tesislerimizde çalışan turizm emekçilerinin bölgede yansıttığı işsizlik sıkıntısı bilindiği gibi 100 bin rakamına ulaşıyordu!
Şimdi çeşitli gerekçelerle kapatma kararı alan tesislerin de bu guruba dahil olması ile birlikte bu rakam çok ciddi boyutlara ulaşacak!
Kemer ilçe genelini ele aldığımızda 5 turizm merkezimizin tamamında tesislerimizin gerek zarar gerekse tadilat nedenleri ile kapanmasının ardından zaten perişan durumda olan esnaf daha büyük bir darbe ile karşı karşıya kalacak!
Turizm sektöründe hizmet veren bir otel yüze yakın çevre sektöre maddi kaynak oluşturduğunu da düşününce ortaya çıkacak kriz ortamı azımsanamayacak kadar önemli boyutlara ulaşacak!
Burada altı çizilmesi gereken ve kriz ortamının etkileyeceği başlıklara baktığımızda karşımıza, turizm emekçileri, esnaf gurupları ve onlara da bağlı olan tüm diğer sektörler eklenecek.
İşsiz kalan çalışanlar, elektrik, su, telefon gibi başta temel ihtiyaçlar olmak üzere tüm diğer giderlerini askıya almak durumunda kalacakları için son derece ciddi bir geçim derdi ile karşı karşıya kalacaklar!
Bu buhranlı kış ayları yine emekçinin ve dolayısı ile bu emekçi gurubuna hitap eden diğer esnafın ve hizmet sektörlerinin de başını ağrıtacak!
Bankalarda ve diğer tahsilat bekleyen kurumlarda ciddi açıklar oluşacak!
Kış turizminin çeşitliliği konusunda hala bir politikası olmayan kent ve beldelerimizin bu kışın ardından diğer kış aylarında açık olacak tesis sayısının da kısıtlı kalacağı ortada!
Maalesef bu kapıya dayanan kriz seslerine karşı hala önlem yada önlemler alınmış değil!
Burada çok ciddi rakamlardan bahsediliyor. Bazı gurup otellerinin de geçtiğimiz günlerde kapılarına kış aylarında kilit vurma kararı almalarının ardından Kemer’de parmakla sayılacak sayıda otelin açık kalacağını hepimiz biliyoruz!
Burada çeşitli bahaneleri dile getirerek, kış aylarında fiyatları tabanında tabanına çeken tur acentelerinin de payının büyük olduğunu bilmek lazım!
Peki ne olacak?
Devletimizin ve sektör temsilcilerinin süratle masaya oturması ve stratejik planlama hesaplarının da ötesinde acil eylem planını ortaya koyması gerekmektedir!
Turizmden çıkan S.O.S sesleri artık tamamen batan bir gemiden çıkan filikaları ile titanik trajedisini yansıtmaya başlamıştır.
Hükümet kanadının ise bu hoş olmayan sahne karşısında sessizliğini koruyor olmasının yanında en büyük handikap, aynı sessizliği turizm temsilcisi kuruluşlarında taşıması!
Neredeyse, sektörün dışa yansıyışında hiçbir sorun yokmuş gibi bir hava hakim!
Yalnızca sektör temsilcileri kış aylarında Antalya ilinde kapanacak olan otellerin yüzde hesaplarını aktarmakla yetiniyor!
Bu kapanan tesislerin ardından ortaya çıkacak bunalım mevsiminin altını çizen yok denecek kadar az!
Bu insanların durumu ne olacak?
Sorgulayan yok!
Kemer gibi yaşam şartlarının son derece pahalı olduğu turizm kentlerinde yaşayan turizm emekçileri, turizm esnafları ve çalışanları kış aylarında ne yapacak?
Bazı tur acentelerinin “para istersen, seneye turist getirmem” diye sıkıntıya soktuğu kimi oteller bilindiği gibi turizm emekçilerine bu günlerde maaş bile ödeyememekte!
Bu nedenle artık ne olacak turizmcinin, turizmin hali diye sorgulamak yerine mantıklı çözüm önerileri ile turizm sektörünü temsil ettiğini düşünen tüm sivil toplum örgütlerinin harekete geçmesi, iktidar ve muhalefet partilerinin belde, ilçe ve il başkanlarının TBMM gündemine gelebilecek sorunları maddeler halinde genel merkezlerine iletmeleri gerekmektedir!
Bu sorunu yalnızca hükümet yada devlete bırakmadan elinden geleni herkes yapmalı!
Birileri artık taşın altına elini koyup sorunlara karşı üretilecek çözüm önerileri için harekete geçmeli!..
Sözün bittiği yer
“Artık kafaları kumdan kaldıralım, günü kurtarmanın değil, yarının peşinde koşalım!…”
30 Ekim 2006