Adeta, havuz içerisinde yüzdürülmeye çalışılan ve her yerinden su alan kağıttan bir gemide gibiyiz…
Bir gün boyunca yağan sağanak yağmur, kimi yerlerde diz boyunu aşan göletler oluşturmaya yetiyor…
Yıllar önce daha geniş bir hatta sahip olan Ağva deresi sıkıştırılan hali ile vadiden akan sularla patlamaya hazır bir volkan gibi…
Sabah erken saatlerinde gittiğimiz Kiriş köprüsünün etrafında gördüğümüz manzara gerçekten ürkütücüydü…
2000 ve 2003 yılında yaşanan sel felaketlerini hatırlayın!
Yağmur neredeyse 10 gün aralıksız yağınca afet masaları kurulmuş, Kuzdere köyünde bulunan bazı konutlarla, okulun bir bölümü dere tarafından tarumar edilmişti!
2003 yılında yaşanacak sel felaketini ben bu köşeden kaleme almış, oluşacak hasarları ve okulun bir bölümün sular altında kalacağını aktarmıştım…
Sel felaketi sonrası CHP Genel Başkanı Deniz Baykal aracılığı ile CHP Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk, gazetemizi meclis kürsüsünde açarak felaketin aylar önce gazetemizde aktarıldığını ancak hiçbir önlem alınmadığını açıklamıştı!
Yıl 2006..
O günlerde günlerce yağan yağmurun ardından taşan Ağva deresi, bugün kısa süreli yağmurların ardından SOS vermeye başladı bile!
Ben nedenlerin başında dere yatağından dikkatsizce alınan kumların geldiğini yazarken, bazı vatandaşlar tepki göstermiş, dere yatağını bozmadan alınan kumların yatağa zarar vermediğini söylemişlerdi!
Bunu kim kontrol ediyor?
O dere yatağından kumların yatağı bozmadan ve dere yatağına derinlik verilerek alındığını kim kontrol ediyor?
Herkes bu işi kafasına göre hatta, yasa dışı yollarla yaparsa çıkartılan sel davetiyenin sahipleri oluverirler…
Devletimizin ilgili birimlerinin artık bu duruma karşı bir tedbir geliştirmesinin zamandır diye düşünüyorum!
Köy Hizmetleri ekiplerinin, dere suyunu kontrol altına almak için kurdukları setler, yatak bozulduktan sonra hiçbir şekilde fayda sağlamayacaktır!
Ayrıca uluslar arası meselelerle uğraşan GATAB başkanı Yusuf Üras, umuyorum, tarihi köprünün üzerinden geçen içme suyu borusunun durumunu görmüştür!
Kuzdere köyü ve Aslanbucak mahallesini besleyen bu borunun bu kadar tehlikeye açık bir şekilde durması da başka bir sorun!
Yapılan bentlerin de dereyi şişirmesi ile tarihi köprünün bir bölümü yıkılırken su borusu da parçalandı!
Bu konuda da bir önlem alınması gerekliliği hiç kuşkusuz ortada!
Kemer’de kış turizminden bahsedenler kısa süren yağmur sonrası meydana gelen bu görüntülerin ardından zannediyorum fikirlerinde bir değişikliğe gidiyorlardır!
Altyapı sorunumuz, özellikle yağmur suyu drenaj hatları ile ilgili projeler GATAB tarafından hayata geçirilmedikçe bu sorunla yüz yüze gelmeye devam edeceğiz!
Gaçtiğimiz gün kaleme aldığım gibi eyer bu soruna GATAB el atamıyorsa Belediyelerimiz çözüm için gerekli adımları atmalı ve kentin kısa süreli yağmur sonucu düştüğü durumu ortadan kaldırmak için çalışmalıdır!
Sözün bittiği yer
“Başarı yolunda sürat, isteğin şiddeti kadardır…”
31 Ekim 2006