2009 yerel seçimleri öncesi Kemer ilçe merkezinde iktidarda bulunan yerel yönetime, ilçe genelinde oluşan tepki, gazetemize de yansımıştı. Bu tepkinin nedenleri, Kemer’de yaşayan vatandaşların sandık başında sergiledikleri tutumun ana başlıklarından farklı değildi!
Yanlışlar birikmiş, ilçede genel olarak yaşayan vatandaşların büyük çoğunluğu, hızla irtifa kaybederken, bir gurup AYRICALIK sahibi vatandaş, zenginliklerine büyük bir gösterişle zenginlik katmaya devam ediyor, ilçe merkezinde ranta dönük projeler büyük bir hızla yaşama geçiriliyordu!
Bu durumu görmek için merceğe gerek yoktu. Düzenin bozuk yapısına isyan edenler, sandık başında düzencilere büyük bir yanıt vererek, “Durun! Artık yeter!” dedi. Bu doğal reaksiyon, insanları alternatif isim üzerinde birleşmeye itti. Psikolojik bir yönlenmeydi bu. Ne olursa olsun, bu yönetim değişmeli haykırışıydı. Bu değişimin gerekliliği de kaçınılmazdı zaten. Vatandaş, yapılan hatalara karşı duyarsız kalmayacağını göstermiş oldu! Kraldan çok kral olanlara, demokrasinin kılıcının ne kadar keskin olabileceğini hatırlattı.
Şimdi, bu büyük oy oranı ile Kemer’de iktidarı değiştiren insanların, hata yaptığını düşünmek bana göre daha büyük bir hatadır. Yalnızca fanatizm gereği ortaya atılan bir reaksiyondur.
Seçimin yönü, Kemer’de “Şeker olmazsa Gül olmalı” öğretisine itaat eder bir çizgide ilerledi. Akıllarda olan bu durum sandığa yansıdı. Öyle yada böyle insanlar bu öğretinin neticesini görmeli, bu yönetimin bir kurtarıcı mı yoksa, daha beter bir durum mu yaratacağını yaşayarak öğrenmesi gerekiyordu!
Henüz seçimlerin üzerinden yüz günlük bir zaman geçti! Bu süre elbetteki on yıllık bir iktidar döneminin geride bıraktıklarını onarmaya yada yeni bir Kemer yaratmaya yetecek bir zaman dilimi değil… Ancak, yüz günde bir Kurtlar Vadisi dizisi çıkarak kadar çok iş yapıldı Kemer’de. Sandık başına gidip, iktidarı cezalandıran insanlar bu kadar az zamanda böylesi çok olumsuz iş yapılacağını eminim tahmin edemezlerdi…
Öyle ya! Her değişimin bir bedeli vardır. Kemer’de Gül yada Şeker döneminin bitmesi ve artık, akıllarda bu denklemin yer almaması adına, bu dönem gerekliydi ve yaşanması gereken bir süreçti. İnsanlar, artık ezber haline gelen bu iki istikametinde getirdiklerini ve götürdüklerini görmek ve tartmak zorundaydı!
Gelinen nokta ortada… Süreç kısa olsa da, bu kısa zaman sürecine son derece ağır ve acımasız kavramlar yüklenmiştir.
Şimdi, geçmiş yönetimin hatalarını haykıran çığlığa, kulak vermiş bir gazete olan Kemer Gözcü’nün, bu yönetimin yaptığı hatalara da seyirci kalması beklenemez. Beklenmemeli de… Yani artık, Kemer’de diğer taraf olgusu bir şekilde yok olmalıdır.. Yanlışa seyirci kalmamak, diğer tarafta olmak anlamına gelmez. Bu memlekette rant düşünmeyen, ilçenin geleceğini düşünerek vicdanını dinleyenler de var!
Bu anlamda, şimdi birilerinin çıkıp, “Ne oldu Gül’ünüze?” deme hakkı yoktur. Çünkü, vatandaş diğer iktidar anlayışının getirdiği, acıları da derinden yaşamıştır. Dolayısı ile bu tabir “Tencere dibin kara, benimki senden kara” durumundan başka bir şey değildir.
Seçim döneminden kısa bir örnek vermek gerekirse, Şeker ve ekibi aleyhine seçim süresi boyunca bu gazetenin her hangi bir köşe yazarı yada haberi ile saldırılmamıştır. Bırakın saldırıyı, sertlik düzeyinde bile yazılar kaleme almayan ben denize, Şeker yandaşları tarafından şahsım bir tarafa bırakılmış, eşim ve çocuğumun adı anılarak, namussuzca ve şerefsizce kaleme alınmış yorumlar gönderilmiştir. Ahlak dışı, çirkin yazılar kaleme alınmıştır. Ben, son derece severek yaptığım bu meslek gereği, şahsıma yapılacak saldırı ve tehditlere her zaman hazırım. Ancak, masum bir eş ve daha minicik bir çocuğa karşı yapılan ahlak dışı saldırılara siz de hak verirsiniz ki, tahammül etmek, kolay iş değil!
O nedenledir ki, diğer iktidar mensuplarına yöneldiğimiz, yada yönelebileceğimiz, hiç kimsenin aklından bile geçmemelidir!
Gelelim bugünümüze…
Doğruydu yada hatalıydı. Neticede, halkın büyük bir çoğunluğunun oylarını alarak seçilmiş bir Belediye Başkanı var!
Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül’ün içinde bulunduğu durumu ise aslında içinde bulunduğu ekibin çalışmaları yada çalışma yöntemleri ile aktarmakta yarar var.
Televizyon, radyo ve dergi geçmişim de dahil edildiğinde yaklaşık 16 yıldır bu mesleğin içindeyim. Korkularınız, zihninizde yer bulan, geçmişinizde yaşadığınız ve önünüze koyulabilecek, kara kaplı bir defter varsa, bu işi yapamazsınız. Allah’a şükür benim öyle bir durumum yok. Dolayısı ile doğruluğu şüphe götürmeyen, belgelere dayalı, her şeyi yazdım. Yazmaya da devam ediyorum. Elbette, atladığımız haberler olacaktır. Ama emin olun çıkar uğruna elimizde tuttuğumuz hiçbir belge olmadı!
Gelelim yazının başındaki KURTLAR VADİSİ KEMER başlığının nedenine…
Yayımlanan ve çok tutan bir dizi filmin adı ile örtüşse de bu başlığın ve başlığın altında bulunan fotoğraflardaki isimlerin, ne dizi ile nede dizide ki karakterlerin dizi posterindeki dizilimi ile alakası yok!
Öncelikle bunu açıklamak isterim! Şundan kesinlikle emin olun ki, Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül’e kesinlikle Polat Alemdar yakıştırması yapılmamıştır. Öyle bir durumu da yok zaten. Ya da dizilimdeki duruma göre Galip Çamlı Memati, Aspava Cemal, Cevat değildir…
Bu Kurtlar Vadisi, bizim yaşadığımız kentin, Kemer’in vadisi…
Roller Kemer’de tamamen değişik!
İsimler farklı!
Replikler yakın olsa da, replik düzeni farklı!
Ama isim doğru!
Vadi, Kurtlar Vadisi, çakallar bayırı değil…
Kurtlar Vadisi Kemer, yazı dizisinde, Kemer’in bu karanlık ve puslu vadisinde yüz güne sığdırılanlar ve sığdırılmaya devam edilenler yer alacak…
Bizim duyduğumuz her şeyi sizler de duyacak, elimize geçen tüm belgeleri sizler de öğreneceksiniz..
Bilmeyen yada bugüne kadar duymayanlar, yüz günde, istendiğinde nasıl filmler çevriliyor şaşkınlıkla izleyecek!
Bundan emin olun!..
Sözün bittiği yer
“Kurtlar Vadisi`nde hiç birşey tesadüf değildir”
22 Temmuz 2009