Kemer’de bu ara en çok konuşulan konu, “Bu belediyede kaç başkan var?” sorusu etrafında yoğunlaşıyor!
Başkan kim?
Resmi başkan elbette Mustafa Gül…
Ancak, kararları kim veriyor?
Başkan mı?
Bu soruyu sorup, yanıt arayalım…
İlk yanıt gazetemizin manşetinde zaten!
Köşe yazımda işleyeceğim, bu soruya arayacağımız yanıtın muhatabı ise namı değer “Kuyumcu Muzaffer..”
Muzaffer Yıldız..
Kurtlar Vadisi Kemer’in sağ başındaki ak saçlı, ak yüzlü Muzaffer!
Diğer isimleri saydığınızı duyar gibiyim…
Onlara da sıra gelecek…
Önce şu ak Yıldız’a bir bakalım!
Adı gibi yıldız…
Her dönemin yıldızı yani…
Yıldız’a bu dönem, Kemer caddelerinde, ara sokaklarında, Zabıtalara fırça atarken sıklıkla rastlayabilirsiniz. Tek yetkisi Yıldız olması. Kemer’in yıldızı..
10 yıllık Şeker döneminde bu kadar ileri gidememişti…
İstanbul’un hızlı taksicisi, Şeker döneminin şikayet mekanizması gibi çalışıyordu!
Esnafın içinde, Şeker’e karşı olanları, kendine göre yamuk yapanları “Şeker’e şikayet ediyordu!” Hasan Şeker’in esnaf içindeki gözü gibiydi…
Seçimlere yakın, istediği İtalyan Dondurmacısı talebine Şeker’den ret yanıtı almasına rağmen, Şeker’in üçüncü dönemde de başkan olacağını tahmin etmiş, yıldızının solmaması için Şeker’in peşinden ayrılmamaya karar vermişti!
Aynı bugün Gül’ün yanında olduğu gibi, 29 Mart yerel seçimlerine bir ay kalana kadar Şeker’in yanından hiç ayrılmıyordu.
Hatta, dönemin Kemer Belediye Başkanı Hasan Şeker’e “4 Ocak 2009” tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti rozeti taktığında en büyük alkışı patlatanlardan biriydi…
Seçimlere tam iki ay vardı!
Uzak ara seçimlere değil!
29 Mart 2009 yerel seçimlerine…
Şeker’i salonda ilk kutlayanlardan biri olan Yıldız,
Bugün zabıta fırçalayan Yıldız’dan başkası değil…
Oysa, o da diğer esnaflar gibi bir esnaf!
Siyasette aktif rolü yok!
Sığındığı tek geçerlilik ise eminim “Kişilerin değil halkın belediyesi” sloganı!
Peki ne oldu Yıldız’a da birden dilinden düşürmediği “Şeker Başkan” sloganlarını “Gül Başkan” haline getiriverdi?
Aslında Yıldız Muzaffer, 1999 yerel seçimlerinde Mustafa Gül’e çalışmıştı…
Kazananın yanında olma şiarını kendine yol edinmiş olan Yıldız Muzaffer, Şeker’in zaferini çabuk hazmedip, sanki Gül’ün yanında hiç yer almamış gibi bir anda Şekerci kesilmişti..
10 yıl aradan sonra, seçimlere iki ay kala nasıl bir anda bu kadar fanatik olabildi.?
En son Şeker’e Ak Parti rozeti takılırken, alkışladığı salonda bırakmıştık Yıldız Muzaffer’i..
Ak Muzaffer olması ise birkaç gün önceye dayanır!
Ak Parti İlçe Başkanı Zafer Yaman’ın, dönemin Kemer Belediye Başkanı Hasan Şeker’in Ak Parti’ye katılması nedeni ile düzenlediği basın toplantısına katılmış, açıklamayı takip eden gazetecilerin önünde, Yaman’ın “Hayırdır? Muzaffer bey sen de mi geldin?” sorusuna “Ayıp ediyorsun başkanım. Başkanım nerede biz oradayız” demişti…
Bunlar seçimlerden az önce yaşanan gelişmeler…
Peki o salondan Başkan’ı kutlayarak çıkan Yıldız Muzaffer’e ne oldu da fikir değiştirdi?
Fikrin değiştiği tarih, Şubat ayının ilk haftası…
Ak Parti’ye Şeker’in katılımından yaklaşık bir ay sonra…
Seçimlere bir aydan biraz daha fazla zaman kala….
Yani Şair Nizam’dan daha da sonra Gül’ün yanında…
En önemli sebep, “Turhan Anatürk, Mustafa Bilici ve Mustafa Tıraş” gibi isimlerin birlikte hareket etme kararı…
Hoca’nın Ak Parti’den istifası, MHP rozeti takması…
Esen Mustafa Gül rüzgarını derinden hissetmişti! Hakikat görünmüştü! Tepki büyüktü… Matematik hesapları yapanlar, galibin açık ara Gül olacağını söylüyordu…
Saatin ibresi Gül’e dönmüştü!
Hooooop! Arada kaydı. Sıyrıldı. Hiçbir şey olmamış gibi, Aspava’ya gidip oturdu! “Ben hep buradaydım!” dedi…
Yıldız Muzaffer’in rant peşinde koşmaz. Başkan peşinde koşar! Para peşinde koşmaz…
İsim peşinde koşar! Dediğim gibi özellikle Başkanların peşinden her yere koşar..
Başkanların peşinde…
Dün Şeker’in, bugün Gül’ün…
Yarına Allah kerim…
Demiş ki, “Başkan beden habersiz adım atmaz!”…
Deeer!
Der, Yıldız Muzaffer!
O büyük düşünür olan beyninden dışarıya fışkıran akıl tufanı ile fikirlerle, talimatlar yağdırır!
Her şeyi der!
Bizim ardımızdan söz söyleyen, “Mama istediler!” gibi edepsizce bir yalanı diline dolayan bu Yıldız, esnaflığı dışında bu tür işlerle de meşguldür…
Tanıyalım bu isimleri değerli okur…
Bu adamla ilgili neden bu kadar yazı yazdın…
Ne gerek vardı? Diyenler de olacaktır!
Onlar aktör olmaya adamış kendini..
Çok fazla ince detaya girmeden çoğunluğun bildiğini, gazetelerde olanları yazdım yalnızca…
Çabuk unuturuz.
Yalnızca hatırlatma yaptık!
Gazete ilanı verme nedenlerine girmedik!
Derinlere inmedik!
Genelde bilineni yazdık!
İneceğimiz derinlik de olacak…
Ama bu vadide serüven uzun…
Bu dizi bitmez!
Daha yazacak çok şey var…
Önce aktörler bitsin!
Sonra dönen dolaplara gireceğiz!
Bakın o dönme dolaplar neler anlatacak neler…
Sözün bittiği yer
“Kim olduğun o kadar bağırıyor ki ne dediğini duyamıyorum”
26 Temmuz 2009