İstanbul’a hareket etmeden önce gazetemizde yer verdiğimiz bir haber üzerinde uzun uzun düşündüm…
Kemer Belediyesi Basın servisinden geçilen haberin başlığı son derece dikkat çekiciydi. Belediye Basın servisine açıklama yapan Kemer Belediyesi Yat ve Yelken Kulübü Başkanı Nurettin Erhuy’un açıklamasından bir bölümü alıp başlığa çektik…
Erhuy, aynen şu ibareyi kullanıyordu; “Kemer’de 800 çocuğu denizle buluşturduk”
Belki farkında olarak belki de farkında olmadan çok önemli bir konuya işaret ediyordu Erhuy…
Deniz, ilçe genelinde yaşayan herkes için bu kadar yakınken, “KYK” nasıl bir misyon üstlenmişti de denizin kenarında yaşayan insanları denizle buluşturmuştu!
İnternet sitemize haberi koyarken, bu başlığı atıp atmamak konusunda çok düşündük. Çünkü Kemer’de olmayan, Kemer’de yaşamayan, Kemer’i bilmeyen insanlar için bu haberin başlığı son derece saçma olabilirdi!
Kemer, Doğu Anadolu bölgesinde yer alan bir il değildi ki çocukları denizle buluşturmak başlı başlına bir iş olsun!
Ancak, maalesef Kemer denize kıyı da olsa en az Hakkari kadar uzak denize!
Bunu zaman zaman bu sayfalardan sizlere aktarmaya çalıştım!
Denize bu kadar yakın olup denizden bu kadar kopuk yaşayan bir diğer kentimiz var mıdır? Bilemiyorum ama Kemer hakikaten o kadar uzak denize!
O nedenle son derece başarılı buldum bu açıklamayı!
Erhuy’un başka memlekette yaşayan bir insan açısından saçma karşılanacak bu açıklaması Kemer için ciddi bir realite ve büyük bir mesele aslında!
Son 50 yılda Kemer sahillerinde ki değişimden de anlayabilirsiniz bunu!
Sahilden geride kurulmalıydı oteller!
Sahiller halka ve turizme tamamen açık olmalıydı!
Sporcular denizi rahatlıkla kullanabilmeli, insanlar denizin istedikleri yerine istedikleri yerden özgürce girebilmeliydiler!
Denizden gelen katkıyı ciddiye almalıydılar!
Bugün beldelerimizde oteller sahilden yararlanabilmenin kavgalarını veriyorlar!
Geride kalan tesisler özgürce kullanıma açık olması gereken sahillere turistlerini sokabilmek için birinci bantta bulunan tesislere hiçte küçümsenmeyecek miktarlarda paralar ödüyor!
Öyle ya…
Para kokusu denizimize de bulaşmış!
İki sene önce hiç unutmuyorum!
Sahil bandımızda KYK’lı antrenörlerle otel yetkilileri büyük bir tartışma yaşamışlardı!
Otelin koruma şeridi nedeniyle KYK’nın sporcuları denize yelkenleri indiremiyorlardı!
O kadar trajikomik bir sahneydi ki hala dünmüş gibi hatırlıyorum!
Kemer’de yaşayan 800 çocuğu denizle buluşturan KYK’yı kutluyorum…
Umuyorum ki, geri kalan binlerce vatandaşı da denizle buluşturmayı başarırlar!
***
Türkiye’de büyük bir özveri ile son derece kutsal vazifeleri yerine getiren sivil hareketler de var!
Gönüllülerden kurulu bu vakıflarımızdan birisi de LÖSEV “Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı” Vakfımızın Kemer’de düzenleyeceği 5. Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftasına gazetemizde haber olarak yer vermiştik…
Dün Lösev yetkililerinden son derece ilgi çekici bir mail aldım…
Vermiş olduğumuz haber desteğinden ötürü duydukları mutluluğu yansıtmışlardı iletiye!
İnanın çok şaşırdım!
“Bu bizim için bir görevdi” yazabildim iletinin yanıtına…
Basının bu tür kurumlara destek olması bir görev olmalı!
Bu ileti ise maalesef Türkiye’de bu hassas konularda ki duyarsızlığı anımsattı bana!
Dediğim gibi yeter ki verilen destek insanlık adına atılan doğru dürüst adımlara olsun…
Kalemimiz, objektifimiz ve yüreğimiz her zaman o adımların destekçisi olmaya devam edecektir!
Sözün bittiği yer
”Herkes mükemmel olabilir. Gereksinim duyduğumuz tek şey sevgi dolu bir yürek ve gücünü sevgiden alan bir ruhtur”
18 Mayıs 2006 Saffet Yenigün