Dün, bir çok gazetenin internet sitesinde İranlı genç kızın ölüm anı vardı…
Can çekişerek babasının kolları arasında yaşamını kaybeden bu kız çocuğunu izleyip de etkilenmemek elde değil..
İşte o videonun hemen ardından, hissettiklerimi, paylaşmak istedim!
Çünkü, İran’ın durumu o kadar çok mesaj içeriyor ki…
Şu an başlayan olaylar zincirinin geleceği nokta…
Ve bu ülkenin hemen yanı başımızda bir komşu ülke olarak bulunuyor olması…
Kaleme kağıda sarılıp “Bugün lokal yaraların dışına çıkıp bunu yazmalıyım” dedirtti bana…
Önce şu son ana kadar gelen gündemi gözden geçirelim;
Düne kadar, İran dünyanın gündeminde ne durumdaydı?
Ortadoğu’da; Amerika’ya kafa tutan kahraman İran cumhurbaşkanı Ahmadinejad konuşuluyordu…
Dikkatinizi çekerim; “Kahraman”
Amerika’da bile halk içinde çılgın Bush’a kafa tutan bu ismi alkışlayanlar vardı…
Peki Ahmadinejad’ın kahraman ilan edilmesi kimin, kimlerin daha açığı hangi ülkelerin işine gelmez?
Düne kadar savaş çığırtkanlığı yapanların elbette…
İran, Irak değil…
Bir operasyonda kana bulayabileceğiniz, savaş filmlerinde olduğu gibi kısa sürede işgal edebileceğiniz kadar basit bir coğrafya değil…
Bu Ortadoğu kahramanı nasıl edilir de, bir baş belası haline getirilebilir?..
Ve bir gerçek gün gibi aşikar…
Bir plan dahilinde işleyen bu sistemin ilk ayağı İran’daki seçimler oldu…
Tarih 12 Haziran…
Ve bir hafta öncesi…
Birden bire, sanki bir elden tüm dünya medyasına aynı anda verilmiş gibi..
Çok sayıda medya kuruluşunda benzer başlıklar atıldı…
(Buradan benim, İran’daki reform hareketine karşı olduğum, yada İran’ın halihazırdaki rejiminin destekçisi olduğum anlaşılmasın. Ben yalnızca, babasının kolları arasında can veren o gence kadar uzanan bir uzun zincirin halkalarına göz atıyorum)
Neydi o başlıklar? (Ülke gündemini bir tarafa bıraktıracak kadar değerli olan…)
Ahmadinejad’a karşı harekete geçen reformcuların fotoğrafları…
Altında “Artık, yeter” çığlıkları…
Siz bu güne kadar kaç defa bir komşu ülkenin seçimleri ile ilgili haberlerin manşetlere, ana haberlerin ilk maddesine taşındığına şahit oldunuz?
Peki sonuç ne oldu?
Aslında Ahmadinejad’ı en fazla istemeyen güçlerin beklediği sonuç..
Resmi sonuçlara göre Ahmedinejad oyların yüzde 63’ünü alırken en yakın rakibi eski Başbakan Mir Hüseyin Musavi’nin oy toplamı ise yüzde 34’te kaldı.
Ahmedinejad 24 milyon oy aldı…
Şimdi neler oluyor İran’da…
Bakın bu İran örneğini özellikle hafızalara kazımak gerek!
Irak’ta daha önce yaşananlar gibi…
Türkiye bu süreci ezberledi aslında ama yine de tekrar tekrar bu başlıklar okunmalı…
Süreç, özellikle Türk gençliği tarafından yakından takip edilmeli…
İran’da kardeşi, kardeşe nasıl vurduruyorlar…
Nasıl bir kaos ortamı yaratılıyor..
Savaşarak elde edemediklerini, iç karışıklıklarla nasıl elde etme gayreti içine girebiliyorlar…
İyi takip etmeli, analizini irdeleyerek yapmalıyız…
O genç kızın ölümü, görüntüleri izleyen herkesin yüreklerini yaktı..
Ancak, asıl maksat İran’da toplumun daha fazla saldırgan olmasını sağlamak…
Şimdi, “İran’da her an iç savaş çıkabilir” başlıkları atılıyor…
Ve fitili ateşleyebilecek kadar etkili malzemeler yaratılıyor…
Bir ülkenin öz evlatlarını nasıl bir birlerine düşman edip, “Bunlar düşman kardeşler” diyorlar izleyelim işte…
Naklen örnektir İran…
Şu an İran’da yaşananlar, önemli bir tarihi süreci, canlı izleme olanağı sunmaktadır…
Bu ders, ne iş yaparsanız yapın, nasıl yaşarsanız yaşayın, hangi dine, mezhebe, dile, ırka mensup olursanız olun, bu güzel ülkede yaşayan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına önemli bir mesaj vermektedir…
O mesaj “Ne olursa olsun, asla, oyuna gelmeyin!” diyor…
Ne diyor, kahramanımız; “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez… Mustafa Kemal Atatürk”
22 Haziran 2009