Kokan derenin hemen yanından ev alır mıydınız?
Hani manzarası güzel…
Bir cepheniz çam ağaçlarıyla kaplı Çalış tepesine…
Diğer cepheniz ise kokan dereye bakıyor…
Kokan derenin koku sorunu “Kesin çözeriz” diyen yetkililerce çözülecek diye beklemeyi seçerseniz alırsınız..
Yoksa diğer manzara kaçmaz…
Yüzlerce Norveçli de böyle yapmış…
İçlerinde vatandaşlarımız da var …
Bu hem İskandinav hem de Türk vatandaşların koku sorunuyla ilgili mücadelesi uzun bir süredir GATAB’a gönderilen şikayet dilekçelerinden ibaret…
Malum dereyi, Kaymakamlığa işiniz düştüğü vakit, Meder Resort Otel yada Kiriş’in dağ yoluna doğru giderseniz kokusundan tanırsınız…
O kokulu, GATAB’a göre içilecek kadar temiz arıtma suyu denize karışıyor..
Koku denizle buluşunca kayboluyor…
Allah’tan öyle de oluyor..
O bölgede oturan vatandaşların dilekçelerine verilen yanıt malum; “Koku sorunu bitecek”
Benim koku sorununu çözmesi için GATAB yetkililerinin adım atmasını bekleyen ev sahiplerine önerim ise daha net!
Bir kampanya başlatın!
Dere yolunu GATAB’ın yanına çevirsinler…
GATAB binasının çevresinden dolaşıp, oradan bir (U) dönüşü yaptırıp, yeniden aynı yolu izlesin…
Hem, görsel zenginlik olur…
Hem de GATAB’ın içme suyu sorunu çözülür…
FESTİVAL İÇİN DOĞRU ZAMAN
Her ne kadar belediyelerin malum olan borç yükü içerisinde yüz binlerce TL harcayarak festivaller düzenlemesi çok eleştirilse de, “Madem ki yapılıyor” başlığının altına sığınarak, turizmcilerin haklı talebini yansıtmak istedim…
İster adına Carnival, isterseniz Festival deyin bu tür organizasyonların neye hizmet ettiği son derece önemli…
Maksat turizm sektörünü canlandırmak ise ki, öyle olduğunu farz ediyoruz…
Öncelikle zamanlamayı iyi yapmak gerekiyor..
Turizmciler haklı olarak, “Yoğun olduğumuz sezonda neden festival?” sorusunu gündeme getiriyor.
Yani, maksat tesislerin dolması, çarşısının harekete geçmesi ise bu organizasyonlar, sezonun henüz hareketlenmediği Mayıs yada hareketin azaldığı Eylül aylarında yapılmalı..
Böylelikle zaten dolu olan otellere yüklenilmemiş, paket turlarla bu işi acentelere pazarlayarak daralan sezonu da ferahlatmış olursunuz…
Bu sayede, özellikle Mayıs ayını tamamen yitiren turizmciye de, bir şekilde destek olursunuz..
İşin bir diğer tarafı, sürpriz yapar gibi festival yapılması…
Bu tip organizasyonların sabit zamanları da olmalı görüşü kaçınılmaz bir doğruyu gösteriyor…
O tarihin hem iç pazarda hem de dış pazarda bir yıl önceden biliniyor olması, festivali de programına dahil eden tatilciyi daha fazla ilçemize çekme konusunda bir etken olacaktır…
Sözün bittiği yer
“Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bundan doğacak felaket azalmaz… Franklin”
23 Haziran 2009