GATAB Genel Kurulu (çalışma ve projeleri görüşmek için) Kemer Resort Hotel’de toplanmış…
Bu haber, kısa bir bülten olarak GATAB basın servisi tarafından iletildi….
Böyle bir toplantı olduğundan ve toplantının düzenlendiğinden (detaysız) yüzeysel olarak hazırlanan bülten metnini aldığımızda haberdar olduk…
GATAB basına kapalı Genel Kurul toplantılarını sürdürüyor.
Bu anlayışın devam ettirilmesinin altında ne tür nedenlerin yattığını bilmiyorum ama bir şeyler basından saklanıyorsa biz de soru işaretleri artarak devam eder…
Gönderilen basın bülteninde az sayıda katılım olduğundan ve bu nedenle Başkan Yusuf Üras’ın rahatsızlık duyduğundan bahsedilmiş..
Belki de tek açıklanan konu bu!
Haber metninde bahsedilen devam eden çalışmalar ve projeler ise kapalı bir kutu olarak bırakılmış!
Yani, yalnızca bu toplantıda bu tür konuların işlendiği yazılmış!
Ancak, zaten GATAB’ın çalışmaları ile ilgilenen duyarlı insanların en büyük merakı GATAB’ın ne gibi çalışmalar yaptığı ve ne tür projelere imza attığı değil mi?
Yollanan metinde yalnızca böyle bir toplantı yapıldığı yazıyor!
Ne projelerden bahseden sözler….
Neden çalışmaları aktaran kelimeler var!
Ne yaptığını ve ne yapmayı planladığını hizmet verdiği insanlara aktarmayan bir birlik düşünebiliyor musunuz?
Bize de gelen basın bülteninden yola çıkarak; “Hangi çalışmalar ve hangi projelerden bahsettiniz?” diye sormak düşüyor!
***
ŞU BİZİM “BUKALEMUN ATMOSFERİ”…
Sır perdesini aralamak zor değil aslında….
Her şeyin göründüğü gibi olmadığını düşünmek sonuca gitmek yönünde önemli bir adım oluyor!
Yılanı tanımak için!..Yılanın kuş gibi görünmesini sağlayan etkenlerin ortadan kalkması mı gerekir?
Hayır!
Ancak, onu bir kuş olarak görmeye devam edenler yada öyle görmekten zevk alanlar olduğu müddetçe yılana kuş demek durumunda kalıyor bazıları!
Yada yılanı kuş gibi göstermek işine geliyor bazılarının…
Öyle ya, bu sistemin ana teması ortada; “Bana dokunmayan kuş(yılan) bin yıl yaşasın”..
Kemer’in bukalemun atmosferini bu kadar kuşanmasından daha başka nasıl bir anlam çıkabilir?
Görünen köye kılavuz bulmaya gerek var mı?
Kurt postunun altında bir çakal sırıtmadan ne kadar yaşayabilir?
“Ben kartalım” diye söylenerek uçan “karga” ne kadar yol alabilir?
Çakala “Çakal”, kargaya “karga”, yılana “yılandır” diyenler artana kadar!
Ancak, dedim ya bazılarının işine geliyor bu bukalemun atmosferi!
Kemer’de belli alanlarda yaşanan yada yaşatılan ana problemdir bu durum!
Çünkü, şahsi çıkarlar uğruna her şeyi yapmaya ant içen kesim bukalemunlar üretmeye ve bu atmosferi sürdürmeye devam ediyor!
Dedim ya, bu sis perdesini aralamak zor değil…
Kargayı Kartal diye sevenler. Kartal, diye her sabah besleyip yeni güne hazırlayanlar özel amaçları için kullandıkları zavallı hayvanları trajikomik bir olayın içine sürüklemeye devam ediyor!
Oysa bu senaryo biliniyor herkes tarafından!
Biliniyor ama kamuya açık alanlarda üç maymun klasiği o kadar yaygın ki, “Kral çıplak” diye bağıracak çocuk sırtı sıvazlanıp susturulabiliyor!
Bu bir tiyatro oyunun açılış konuşması…
Kahramanlarsa herkesçe biliniyor!
Oyuna gelince!
Kimine göre kapalı gişe!
Kimine göre birkaç izleyici ile buluşur!
Ancak bu öyle bir perde ki, hiç durmadan bir inip bir kalkıyor!
Adı; “Bukalemun atmosferi”…
Yazarı “anonim”, senaryosu “anonim”, yönetmeni “anonim”
Perde sayısı “duruma göre”
İçerik ise yetişkinler için; “Kara mizah”
Saffet Yenigün 27 Ağustos 2006