Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Nevzat Çevik’le yaptığım röportajın konusu hakkında hiç abartmıyorum belki 50 tane köşe yazımı sizlerle paylaşmışımdır!
Turizm fuarlarına gidenlere, bölgemize bu yetersiz tanıtımla neredeyse ihanet ediyorsunuz. kentimizi yanlış ve çok büyük eksiklerle tanıtıyorsunuz demiştim.
Yazıların karşılığında telefon açanlar, açıklamalar yapanlar her zaman olduğu gibi, “ceğiz” ve “cağız”larla meseleyi geçiştirmişlerdi!
Çevik’le yaptığımız röportajda ısrarla sorduğum ve nihayet ağzından dökülen mesele bugüne kadar hiçbir turizmcinin kendisine yada Üniversiteye bir proje ile başvurmadığıydı!
Çevik, bana göre enfes bir benzetme yaptı bu konuda!
“Ben ineğim” dedi…
“Beni sağmıyorlar”
Evet…
1988 yılından beri bölgedeki tarihi ve kültürel doku hakkında çok sayıda önemli projeye imza atmış değerli bir aydındır Çevik…
Dolayısı ile mesele bu birikimleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu ülke insanı için yararlı hale getirmek…
Halka ve bu sektöre direk bağlı olan kurumlara bu işi anlatmak…
Üniversitemizin değerli eğitimcileri bunu anlatacak ama talepte bulunan yok!
Anlayabilmek ve tanımak için çaba sarf edenler yok!
Kemer sırtını eşsiz bir mistik doku ile kaplı dağlara dönen bir kent!…
Kemer aynı şekilde yüzünü denize de dönen bir kent!
Elindeki değerleri, kendisine ücretsiz olarak altın bir tepsi ile sunulan değerleri, tanıtmak için çaba sarf etmeyen bir kent!
Bugün açınız Kemerle ilgili katalog ve broşürleri…
Bugün yalnızca Kemerle ilgili değil, Akdeniz bölgesinde yada turizmle iç içe yaşayan diğer kentlerin tanıtım envanterlerine bakınız…
İki yada üç paragrafla kendi değerlerini anlatmaya çalışmaktadırlar!
Buda bir çabadır.
Ancak, dar kalıpların içine hapsolmuş, günü kurtarma derdi ile yapılmış çabalardır.
Bizim derdimiz günü kurtarmak olmamalı!
Bugün turizmin içine düştüğü buhran tamamen günü kurtarma politikalarının ortaya çıkarttığı bir durumdur!
İnsanlar araştırma yapmak için çaba sarf etmediği gibi, araştırma yapanlardan destekte istemiyor!
Bizim meselemiz bu!
Sayın Çevik, ne kadar güzel özetledi; “Kemer kendi içine sıkışmış bir kent ve kendini bu koylardan ve bu sahillerden ibaret zannediyor. Öyle değil. Antalya’nın doğusunda Kemer’in başka bir rakibi var mı? Antalya’nın bastısında Kemer’in rakibi var mı? Gelidonya burnuna kadar yok. Kemer’in bunu hissetmesi lazım. Kemer zannediyor ki, şu dağın tepesine kadar benim. Geri kalanlar benim değil. Öyle bir şey yok. Kemer istese bu avantajı kendi adına popüler bir kazanca dönüştürebilir. Kemer biraz dar alanda düşünüyor”
Bizim sıkıntımız budur!
Dar görüşlerin dar alanlarda sıkışıp kalmalarıdır!
Suçlu aramıyoruz!
Suçu kendi içimizde bulmalıyız!
İşte dev bir turizm değeri dün gibi bugünde söylüyoruz!
Uğraşınız, adım atınız ve tanıtınız!
Bugün Metin Yavuz gibi bir değer Kemer’in bu noktada adımlar atması için şanstır.
Umuyor ve diliyorum ki, birliktelik sağlanır ve adımlar atılır!
Birlik noktasında buluşulması için çözüm sağlanamazsa boş konuşmuş ve boşa çaba harcamış olacağız…
Daha güzel bir Kemer için…
Sözün bittiği yer
“Şanssızlığa katlanabiliriz , çünkü dışarıdan gelir ve tümüyle rastlantısaldır. Oysa yaşamda bizi asıl yaralayan , yaptığımız hatalara hayıflanmaktır.”
13 Haziran 2006 Saffet Yenigün