Şu aşağıda yer alan satırlar, Kemer gündeminden bir adım ileriye gitmek için eşsiz bir yöntemdi!
Kesinlikle okunması gerektiğine inanıyorum!
Bu kitabı benimle paylaşan Sibel Sağdıç’a sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum…
“Bundan birkaç gün önce “kişisel gelişim uzmanı” Mümin Sekman’in yeni bir kitabı yayınlandı. Gençliğin yeni tutkusu/ kılavuzu olacağına inandığım bu eser, alfa yayınlarından piyasaya çıktı. Sekman’in “her şey seninle başlar / kişisel kurtuluş savaşınızı başlatın” başlıklı kitabında, çarpıcı bir analiz var.
Kitabin “hayatı çaresizliklerle dolu bir adamın öyküsüdür!” başlıklı bölümünden aynen yansıtıyorum:
“7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye başladı.
8 yaşında okuldan alindi ve köyde yaşadı. zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçirdi.
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. ailesi onu okuldan aldı. sinirden ve korkudan üç gün evinden çıkamadı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bolumu için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında sürgüne gönderildi.
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı, kendisinin de üyesi bulunduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu. doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken, o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen issiz bırakıldı. aylarca boş kaldı.
37 yaşında ! böbrek hastalığından Viyana’da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı.
38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, onun kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı
sonra ne mi oldu?
42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!
içimizden biri?! okuduğunuz öykü efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Şimdi düşünün, sizin başarılı olmanızı engelleyen ama Atatürk’ün karşısına çıkmamış bir engel var mi? basarınızın! önündeki engel ne? paranız mi yok? Atatürk’ün de yoktu! sağlığınız mı bozuk? Atatürk’ün de bozuktu!
Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? Atatürk’ün de vardı! bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mi vurdu? Atatürk’ü de vurdular!
Aileniz çok zengin değil miydi? Atatürk’ünki de değildi!
Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? Atatürk’ünkini de yemişlerdi!
Sizden daha beceriksiz ama hırslı insanlar, sizden daha hızlı yükselip size amirlik mi yapıyor? Atatürk’ün de başına gelmişti!
Geçmişte bazı denemelerinizde başarısız mı oldunuz? Atatürk de olmuştu!
Hakkınızda idam fermanı çıktığı için mi başarılı olamıyorsunuz?
Atatürk’ün de başına gelmişti!
Gündelik hayatta karsılaştığımız küçük yada büyük kişisel sorunlar büyük başarıların önünde engel değildir.
Atatürk kişisel kurtuluş savaşı ile ülkeyi kurtarma savaşını birlikte götürebilmişti. Ona, “para yok” dediler, “bulunur” dedi, “düşman çok” dediler, “yenilir” dedi. ve sonunda tüm dedikleri oldu!
Atatürk’ün gençliğe hitabesinde niçin, “vazifeye atılmak için içinde bulunduğun şartların imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin,” dediğini sanırım daha iyi anladınız.
Atatürk büyük yaşamak için yapılması gerekenleri de özetlemiş:
“Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İste sen burada direneceksin. Önünde sonsuz engeller yığılacaktır. kendini büyük değil küçük, araçsız, hiç telakki edecek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak o engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin”
12 Haziran 2006 Saffet Yenigün