Bazı olaylar insanı o kadar çok geriyor ki, tam lokal yaraları gündeme getirme düşüncesindeyken, bazı çirkef politikaları önünüze getirip seriyorlar…
Sussanız, “Uluslararası sorun! Bana ne… Nasıl olsa yazarlar (aydınlarımız!)” deseniz, gönlünüz razı olmuyor…
İran meselesi gibi…
Madalyonun diğer yüzüne kesinlikle bakılması gereken bir sorun…
Daha önce İran konusundaki yazımın ardından çok sayıda telefon almıştım!
Yaşanan uluslararası krizler, her ne kadar, “Bananeci” zihinlere uzak olsa da…
Bizlerin ve çocuklarımızın geleceği ile aslında son derece doğrudan ilintili…
Yalnızca baktığınız fotoğraftaki açıyı değiştirin!
Olaylar zincirini takip edin!
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark edeceksiniz…
Hakim devletlerin…
Hakimiyetini kaybetmemek için ne dümenler çevirebildiğini …
Ve milyarlarca insanın bazı devletlerin satranç masasında nasıl piyon olabildiğini gördükçe…
Çıldırmamak ve sessiz kalmamak mümkün olmuyor!
Aslında basit denklemler bunlar!
Küçük bir hamle için milyonlarca insanın katledilmesi denklemi…
Bir Türk vatandaşı olarak dünyanın her yerinde yaşayan Türklere…
Bir Müslüman olarak dünyadaki bütün Müslümanlara…
Ve geleneklerimizden gelen bir dürtü olarak acı çeken tüm insanlara karşı, toplum olarak duyarlılığımız ortada…
Çünkü, bazı ülkelerin soğuk kar taneleri sarmış kalplerinin aksine, bizlerde inanılmaz bir vicdan muhasebesi birimi var…
Bu nedenle aslında başka hiçbir ülkede Türkiye’deki kadar zengin dilenci bulamazsınız…
Bu nedenle aslında….
Başka hiçbir ülkede çifte bombalama olayı yaşanmaz!
Birincisinde kaçanlar…
Oraya uzun süre uğramazken…
Bizler oraya koşarız… Çocuklara, analara, yaralılara yardım eli için, hem de deli gibi koşarız..
Ve ikinci bomba!
Bizim bu yönümüzü bilen hakim devletler, hakim devlet olarak kalabilme yetkilerini en acımasız yöntemlerle uygulamaya ve uygulatmaya devam ediyor!
Çin!
Süper güç olarak ilerliyor denilen Çin…
Amerikan egemenliğinin altındadır…
Hatta öyle kalmaya da devam edecek…
Bunun bölgesel anlamda bir çok nedeni var. Özellikle Japonya’da yaşanan bombalama olaylarının (Hiroşima ve Nagasaki) ardından, stratejisinde farklılıklar yaratan ABD’nin bölgedeki hakimiyeti için kurduğu sistematik politikalarını birkaç kitap okuyarak yada elinize bir dünya haritası alarak çözebilirsiniz..
Yalnızca ABD için Japonya tehdide yok…
Başka tehditlerde var…
Konuyu fazla dağıtmak istemiyorum!
Özellikle 2000’in başından itibaren Çin ile ABD arasında yaşandığı söylenen krizler…
Bazı öngörücüler tarafından her ne kadar danışıklı dövüş olarak gösterilse de gerçek olmadığını söylemek de mümkün değil…
Ve Çin yada Japonya’yla doğrudan temas halinde olan Türkiye…
Düşünün…
Geleceğin şekillenmesinde temel yapı taşı olabilecek bu girişimler bir türlü başlamamıştı!
Açıkçası başlatılmamıştı!
Başlarsa ne olur?
Bu sorunun yanıtını izledik televizyon kanallarından ve gazetelerden…
Aslında var olan bir sorun kanlı bilançolarla önümüze koyuldu!
Yüzlerce Türk katledildi!
Ama kim tarafından…
Yapana değil, yaptırana bakacaksınız…
Peki bu ne zaman oldu?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 15 gün önceki Çin gezisinde imzalanan 2 milyar Euro’luk anlaşmasının hemen ardından!
Tabii ki hiçbir vicdan yaşanan olaylara karşı seyirci kalamaz!
Hele hele bizler asla kalamayız…
Kalmamalıyız!
Ama keşke biraz da oyuna nasıl geldiğimiz…
Ve nasıl getirildiğimizi görsek..
Ulusal medya, birazda olayın bu yönlerini aktarsa bizlere…
Sözün bittiği yer
“Bir zorba, ne zaman düşman ülkeyi işgalle veya anlaşmayla sustursa ve artık düşmandan korkacak bir şey kalmasa, tekrar bir başka savaşı başlatmalıdır ki insanlar bir lidere ihtiyaç duysun… Platon”
12 Temmuz 2009