Kemer’de siyasi oyunlar seçimlere dokuz ay kala iyiden iyiye kendini göstermeye başladı.
Dokuz ay, çok şey ifade ediyor.
Herkes bir telaş içinde…
Bu dokuz ayın sonunda kimin bir çocuğu olacak, bakalım…
Hemşire telaş ve tedirginlik içinde ard arda sigara yakan terler içindeki adamın yanına koşarak, gözlerini ayırmış neredeyse heyecandan bayılmak üzere olan kişiye;
“Müjdemi isterim bir çocuğunuz oldu” der…
Ancak biraz üzgün bir ifadeyle devam eder Hemşire; “Ama bu çocuk biraz farklı, normal bir bebeğe hiç benzemiyor. Daha bu yaşta Türkçeyi çok rahat konuştuğu yetmezmiş gibi; İngilizce, Almanca ve özellikle Rusçayı ana dili gibi konuşuyor… Daha ana rahminden çıkarken, doğumu yaptıran doktorun cebinden parasını çalmış… Ayrıca kıçına tokat atan aynı doktora o da ayağıyla yüzüne vurarak karşılık vermiş… Hep ağlıyor bir türlü susturamadık… Sürekli bir şeyler istiyor…
Emziğini verdiği bir turist bebeği, emziğini almadı diye neredeyse gözünü çıkarıyordu..
Yani beyefendi bir çocuğunuz ve büyük bir derdiniz oldu….”
Derdini sevdiğimin Kemer’i.
Kesinlikle kimseye yaranamazsınız…
Hele burası turizmin gözbebeği bir ilçeyse rantta yüksektir.
Yolları altından da yapsanız; gramajı az derler…
Bizim insanımız aza tamah edemez.
Hep daha fazlasına ve daha iyisine açtır çünkü.
Aç bırakılan yurdum insanı, cebinde çay parası olmasada elinden son moda cep telefonunu düşürmez…
Hava atmayı ve abartıyı sever.
Onun için Murat 124 bile Şahin görünümlüdür. Babadan kalma hacı donuyla denize girmekten ve denize işerken gülümsemekten çekinmez.
Tipik yurdum insanı.
Sıralasan sayfalar yetmez.
Espiri bir tarafa bu siyasi kavgaların ve atışmaların sonunda…
El bebek – gül bebek bir Kemer Belediye Başkanlığı zor olsa gerek…
Allah tüm adaylara ve tabii ki seçmenlere şimdiden kolaylık versin…
Çok iyi düşünmek gerek…
Bir oyun anlamını unutmadan…
***
Hırsızlık olayları
Kemer’de artan hırsızlık olaylarına isyan bayrağını diktiğimi söylemiştim…
Vatandaşlar tarafından bana ulaşan ve neredeyse şehir efsanesi gibi hikayeler çok canımı sıktı doğrusu.
Bunları anlatarak bazı insanları zan altında bırakmak istemiyorum…
Elime bir belge ya da kanıt geçerse bu efsaneleri kamuoyuna sunmaktan mutluluk duyacağım…
Bu arada geçtiğimiz günlerde başlayan Polislerin 04-07 arası yaptıkları hırsızlara yönelik operasyonların artarak devam etmesi gerekliliğinin bir kere daha altını çizmek istiyorum…
En azından caydırıcılığı var!
***
Gelin bakın, şu anda devam eden kaçak inşaatlar, nelere neden oluyor…
Yaz sezonun ortasında sahilde devam eden inşaatta çalışan Mahmut arkadaşım, Siirt’ten Kemer’e bu iş için geldi kendisi kaba inşaat ustası…
Deniz kenarında güneşlenen Rus güzellere bakarak kaba inşaat yapmak onun için bir sorun haline gelmeye başlar..
Siirt’te her gün deniz kenarında güneşlenen turist kızları görmüyor ki canım Mahmut!
Şimdi bu yurdum insanı, bir taraftan üstü açık güneşlenen Rus kızlara bakıp bir taraftanda nasıl çimento karar arkadaş?..
Şu inşaat yasağına riayet etmeyerek nelere neden olabildiğinizle ilgili ve bu kaba inşaat işçisi arkadaşımın düşlerine ve sahile indiğinde akşam vakti neler yapabileceğine fazla detaylı girmek istemiyorum..
Ancak yeter artık!
Rant uğruna mı?
Ne uğruna olursa olsun.
Birileri artık dur desin!
Sevgiyle…
Sözün bittiği yer
“Belki hiç söylenmemiş bir şarkın vardır. Henüz koyvermediğin bir kahkaha.. Fırsatın olacak mı bir daha? Ne bekliyorsun? Yanılsanda sen yanılırsın!..” Hayaloğlu
Saffet Yenigün , 8 Temmuz 2003 / Kemer Gözcü Gazetesi