Kemer siyasete ev sahipliği yaptı. Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir…
Ancak Başbakan’ın gelişinin etkileri çok daha ilginçti, özellikle Merkez Camiinde ki Cuma Namazı yaşanan o izdihamı unutamayacağım, bilmeyen Kemer’de her Cuma böyle zanneder. 

Bu vekiller bizi Meclis’te temsil eden kişiler. 
Devlet de bizim için yani bu aziz Millet için var. 
Ancak; Türk milletinin öteden beri alışık olduğu sahnelerdi bunlar, bir anda kırık kaldırımlar yenilendi. Camii etrafıtemizlendi.
Neden? “Başbakan geliyor! etrafı temiz, yolları düzgün, kaldırımları sorunsuz görünce; ‘Hımm bakın, vatandaşımın yolları temiz, kaldırımları düzgün” desin!
Peki, o kaldırımları yıllardır kırık, kullanan vatandaş ne diyecek; ‘Tabii canım koskoca Başbakan geliyor yolları, temiz kaldırımları düzgün görmeli’

Peki ya siz; iyiyi de kötüyüde alkışlayanlar, Namazı bile devlet büyüğünü görmek için kılanlar, kahve köşelerinde atıp tutup, yüz yüze geldiklerinde tempo tutup halaylar çekenler…
ideoloji kavramından uzak, o parti senin bu parti benim, dolaşanlar. Mevki sahibi olabilmek için şahsiyetinden bile ödün verenler. Para karşılığında oy verenler; sizlerin hikayeleri, her devirde ansiklopedi olur.

Formül; halkını seven ve halkın yanında olduğu bilincini insanlara aşılayacak bir bürokrasi ve siyaset anlayışının hakimiyetini hissettirmesiyle çözümlenecektir.
Vatandaş ödediği vergilerin geri dönüşümünü görmek isteyecektir. Bu da vatandaşın en doğal hakkı değil midir?
Kendi oylarıyla Meclis’te, kendisine vekil tayin ettiği Milletvekillerinin sorunlarına müdahale edebilecek girişimleri yapmasını beklemelidir.

Yoksa bu millet çiçek sulayan vekilllerden, “yollar yürüyerek aşınmaz” diyen siyasetçilerden, bıkmış, usanmıştır. 

Oyunun bilincine varan vatandaş, ANAP, DYP, MHP gibi partileri baraj altı bırakarak bu durumu ispatlamıştır.
Şimdi, Kemer siyasetinin sularının ısındığı bu günlerde, insanların yaratılan saçma sapan sunni gündemlere değil, yapılacak icraatlara, sözlere değil, neticeye bakacağı dönemdir. 

Bunu yaparken, bir oyun bile ne kadar önemli olabileceği bilinciyle, şu anda yaşanmaya başlanan gelişmler yakından takip edilmelidir.
 
Devletin, Millet için olduğunu unutmayın!

Unutturmasınlar!

Aklıma Stefan Zweig’in 1929 Avrupasında yaşarken yaptığı tesbitin, günümüz Türkiyesi için de geçerli olduğu cümleleri geliyor; “Zamanımız, kahramanların yaşam öykülerini arıyor ve hoşlanıyor. Politika alanında yaratıcı önderlerden yana yoksun olan zamanımız, geçmişin parlak önderlerini arıyor”
 
Ve bulacak da…

Geçtiğimiz günlerde gazeteci bir arkadaşımla meslek şehidi, üstadları yad ediyorduk, o sıralarda elime geçen Magazin Gazetecileri Derneği‘nin hazırladığı bir CD de yer alan ve yitirdiklermiz başlığıyla seslendirilen Rahmetli Çetin Emeç‘in şiiri geldi aklıma ve sizlerle paylaşmak istedim,

Dostça ve sevgiyle;

YILLAR VAR, 
BU MESLEĞİN İÇİNDEYİM.
 ZAMAN ZAMAN,
 GÖZLERİMİ YILLARIN ÖTESİNE ÇEVİRİR ORALARDA KENDİMİ ARARIM. 
İLK GÖRDÜĞÜM MÜREKTİP TEZGAHINA UZANMAYA ÇALIŞAN, KISA PANTOLONLU BİR BEN..
SONRA MÜSAHİH MASASINDA SİYAH KOLLUKLU BİR KÜÇÜK ÇÖMEZ..
O DA BEN.. HABER YAPARKEN BEN.. SAYFA ÇATARKEN BEN.. BULMACA HAZIRLARKEN BEN. KAMERANIN ÖNÜNDE BEN, ARKASINDA BEN.. RENKLİ DÜNYANIN YILDIZLARINI PARLATAN DA BEN.. SANATIN SANATÇININ YANINDA OLAN BEN.. VE ANADOLU BOZKIRININ KARANLIK GECELERİNDE BİR TELEFON UĞRUNA KÖPEKLERİN SALDIRISINA UĞRAYAN DA BEN.. BİR HABER ADINA HORLANAN, TARTAKLANAN, HATTA ECELE MEYDAN OKUYAN YİNE BEN.. GÖZALTI KOĞUŞLARINDA OT ŞİLTELERİ YUVALANMIŞ TAHTA KURULARINA KARŞI, KAŞINA KAŞINA UYUMA SAVAŞI VEREN DE BEN!
AMA CUMHURBAŞKANLARININ SOFRASINDA DA BEN.. BAŞBAKANLARIN, BELKİ İKİ ADIM ÖTESİNDE SICAK BİR DOSTLUK YUMAĞI İÇİNDE YİNE BEN.. “ŞU ÜÇ-BEŞ SATIRLA ÇİZDİĞİM BiR ÖMÜR KESİTİNDE SANIRIM TEK BİR PROFİL ÇIKIYOR,

GAZETECİYİM BEN…

Saffet Yenigün – 3 Haziran 2003 / Kemer