Dün yayımlanan ulusal gazetelerde Devletin zirvesindeki küskünlüğün korkutucu boyutlara ulaştığı yönünde haber ve yorumlar yer almıştı…
Murat Yetkin’in Radikal gazetesinde yer alan yazısını okurken, nedendir bilinmez aklıma Kemer geldi..
Hiç gereği yokken..
Nasıl takıldıysa aklıma…
Kemer’de her şey süt-limanken…
Kemer’in zirvesinde yaşayan küskünlüğün ilçeye ne gibi bir zararı dokunabilirdi ki…
Bu küskünlük, beraberinde ilçenin turizm konusunda geleceğe yönelik menfaatlerine zarar verir!
Önemsiz bir ayrıntı yani…
Altyapıda çıkmazlara yol açar…
Sorun yok!
Ciddi projelere imza atılması konusu ikilemler havuzunda kaybolur…
Doğru yol bir tane iken, herkes bildiği yoldan ilerler!
Başarıya ulaşmanın tek yolu olan çoğulculuğun önüne set çekilmiş olur!
Düşmanımın düşmanı benim dostumdur mantığı ile sürüp giden kutuplaşmaların büyümesi ve oluşan kaos ortamının derinlik kazanması sağlanır!
Zirvede büyüyen kutuplaşma tabana yayılır…
Herkes ya “x” tarafın adamı olur yada öyle gösterilir veya diğer tarafın…
Çukur kazanların sayısı artar!
Yaklaşan yeni yaz sezonu öncesi alınabilecek kararlar üzerine birlik sağlanamadığı için gölge düşer…
Alanya gibi Akdeniz çanağında Kemer’in destinasyon olarak rakibi konumundaki diğer kentler çarpıcı adımlar atarken, bizlere seyretmek düşer!
Yeni sezon yine aynı kaos ortamı ile başlar!
Olan vatandaşa ve turizmciye olur!
Gazetede ki o yazıyı okurken, bütün bunlar neden aklımdan geçti hala anlayabilmiş değilim!
Oysaki tüm bu sorunlar, sorunun odak noktasında ki isimler için çok fazla da bir şey ifade etmez..
Yine kuruntu yapan bizler oluruz!
Boş yere bunları düşünmenin mantıksızlığı gelir dayanır önümüze!
Kemer’de birlik sağlanmış, sağlanamamış kime ne!
Nasıl olsa geminin rotası için uygun rüzgar var!
Karaya otursa ne olur?
Biz yine sesleniriz onlara;
“Rota olmadan olmaz” diye!
Hepsinin elinde ayrı rotalar!
Yol ayrı..
Zihniyet ayrı!
Menfaatler ayrı!
En iyisi rüzgarı beklemek!
Umarım gelen kasırga değildir!
Sözün bittiği yer
“Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile, tek bir adımla başlamak zorundadır… Lao-tzu”
13 Aralık 2006