İki ilginç açıklama vardı Kemer’in gündeminde…
İlki TUI Genel Müdürü Teoman Odabaş’ın sözleri..
İkincisi Kemer Kaymakamı Adem Yılmaz’ın…
Odabaş, kendi bakış açısı ve bir tur operatörü gözü ile bugüne kadar hiç yapılmayan bir açıklama yaptı!
Bana göre son derece açık yüreklilikle ve samimiyetle yapılan bir açıklamaydı…
Odabaş toplantıda, Avrupa pazarının Kemer’den kopuş hikayesini yorumladı!..
Ancak, yine aynı perde açıldı ve aynı tablo çizildi…
Bu bildik tablo özellikle Avrupa pazarından Kemer’e bakış çerçevesinde sıklıkla çiziliyor!
“Kemer, Rus bölgesi imajını yok etmelidir”
“Yalnızca Alman müşteriye çalışacak tesisler… Bu riske girecek şövalyeler aranıyor”
Dünyanın başka hiçbir ülkesinin turizm destinasyonunda böyle bir gündeme şahitlik edemezsiniz…
Bu bir tercih meselesidir..
Bir ülke insanı bir kenti daha fazla tercih ediyor olabilir…
“Kusura bakmayın… x ülke sizin ülke insanlarınızla aynı tesiste konaklamak istemiyor” denebilir mi?
Böyle bir anlayışı özellikle Türk misafirperverliği ile nasıl bağdaştırabilirsiniz?
Rus varsa Alman olmaz mantığı anlaşılabilir olmadığı gibi, böylesine hassas bir konunun çok fazla gündeme gelmesi de (Özellikle yetkili ağızlardan) yanlış olacaktır…
Doğrudur..
Avrupa’da Kemer’e dair bir Rus bölgesi imajı yerleşmiştir…
Rus turist aynı oranda Akdeniz çanağında bulunan diğer yöreleri de çokça ziyaret etmektedir..
140 milyon insanın yaşadığı Rusya’yı hiçbir turizmci ve tesis görmemezlik edemez…
Ekonomik anlamda hızla büyüyen Rusya’dan önümüzdeki yıllarda Antalya bölgesine daha fazla turist gelecektir…
Bu durumdan Alman misafirler, yada Alman tur acenteleri rahatsız oluyor diye bölge tesislerinin Rus pazarına kapılarını kapatması düşünülemez…
Yarın, Avrupa’nın farklı ülkelerinden, uzak doğudan, orta doğundan da daha fazla turist gelebilir….
Turizmin zaten en büyük özelliği kültürler mozaiği içerisinde misafirleri ağırlıyor olması…
Bu hassas konu üzerine zannediyorum farklı bir söze gerek yok…
Alman turistlerin ilk göz ağrısı olan Kemer’e farklı ülkelerden turistler gelmekte…
Gelmeye de devam edecek..
Almanya’da yerleşen ön yargıdan bahsediliyor..
Almanya’da Kemer’in Rus bölgesi olduğu imajından daha ağır ve daha olumsuz imajlar var..
Mücadelenin yalnızca bu konu üzerinden yapılması, bana göre hiçbir şey ifade etmeyecektir…
Medyanın bu konuda ki ağırlığı bana göre satış noktalarındaki insanlardan daha öncelikli…
Bu anlamda Odabaş’ın sözlerine katılmıyorum…
Kendi görüşüdür…
Bir diğer gündem maddesi Kemer Kaymakamı Adem Yılmaz’ın sözleri…
Kemer Kaymakamı, Kemer’in turizmdeki kötü gidişinde herkesin fazlası ile pay sahibi olduğunu..
Pay sahibi olanlardan birinin de kendisi olduğunu söyledi…
Bu son derece cesurca bir özeleştiri idi..
Ancak, “Hodri Meydan” demesine bir anlam veremedim..
Liderlik teklifine de öyle…
Kemer’de yaşanan olumsuz tablonun kutuplaşmalardan kaynaklandığını, birlik ve beraberliğin başta GATAB konusu olmak üzere sağlanamadığını hepimiz bilmekteyiz…
Böyle bir atmosferde, zaten bu birlik ve beraberliği sağlaması gereken lider Kemer Kaymakamı’dır diye düşünüyorum…
Liderlik taleplerini bu anlamda anlayabildiğimi söyleyemem…
Bizim kutuplaşmalara ve dargınlıklara dair sorularımızı “Böyle bir şey yok” sözleri ile reddeden Kaymakamımızın şimdi de bu doğrultuda, olumsuz tablonun nedenlerini aynı doğrultuda değerlendirmesi de çelişkili…
Neticede Kemer’in her kademede birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır…
Bu ihtiyacın karşılanabilmesi için, kişilerin kişisel sorunları bir kenara bırakıp Kemer’in menfaati doğrultusunda çalışmalar yapması gereklidir…
Bu yadsınamayacak bir gerçektir…
Ancak, burada bir olumlu gelişmenin de altını çizmekte yarar var..
KETAV ve KETOB’un bu tür toplantıları her ay düzenli olarak gerçekleştirecek olması…
Bana göre tüm tesislerin yöneticilerinin bu toplantılara katkıda bulunması ve katılması Kemer’i daha güçlü kılacak…
Bu toplantılardan çıkacak sonuçlar Kemer’in en azından fikirsel anlamda projeler üretmesinin önünü açacaktır..
Umudumuz da bu fikirlerin çoğalarak, Kemer’de ciddi projeler olarak geri dönüşüdür..
Mesele maddiyat…
Maddi kaynaklar için yine birlik ve bütünlüğe ihtiyaç var..
Neticede iş hep aynı konuya dönüyor…
Biz Tekirova’da otelden ayrılırken…
GATAB’ın “Tanıtım Konseyi” toplantıya başlıyordu..
Çıkış yolunda konsey üyeleri ile karşılaştım…
Onların elini sıktım…
Selamlaştım…
Çok heyecanlandım!
Tüylerim diken-diken oldu!
Nede olsa onlar KONSEY üyeleri..
Kemer’de altyapı sorunları dağ gibi yükselirken…
Yapılamayan son derece önemli projeler raflarda beklerken…
Para sıkıntısı nedeni ile alt yapı için yapılması planlanan işler beklemeye devam ederken..
“Birlik ve beraberlik sağlanamıyor” derken…
KETAV, KETOB gibi iki kurumu bir kenara bırakıp…
Onlar GATAB çatısı altında basına kapalı toplantılara devam ediyor…
Ne konuşuyorlar acaba?
Kapalı kapılar ardında…
Konseyin lideri neler söylüyor?
Tanıtım bütçesini oluşturabildiler mi?
Doğrusu çok merak ediyorum…
20 Nisan 2007