Dün güzel bir yorum geldi…
Yorum güzelde…
Acı bir haber iletiyor…
Bir derdin isyanını dile getiriyor!
“Ne seçimi, millet geçim derdinde!” diyor…
Yorumu yazan haklı!
Ancak seçim, özellikle Kemer’de, geçimle ilişkili biliyorsunuz…
Doğru ekiplerin turizmden ekmek yiyen Kemer’in bu anlamda gelişimine katkıda bulunacağını unutmamak lazım!
Elbette, yol, park, bahçe belediyelerin asli görevi…
Ancak, turizmden ekmek yiyen kentlerde, sektöre yarar sağlayacak hizmetlerin altına imzasını atacak ekipler, vatandaşın gelir seviyesinin yükselmesine de katkı sağlayacaktır…
Bu unutulmamalı!..
Varlığı ile yokluğu hissedilmeyen…
Koltuğun derdinde olan…
Cebinin dolmasını arzu eden…
Daha açığı çıkarlarının derdinde olan…
Kente değil, bana diyen başkanlar…
Başkan adayları…
Bunlardan uzak durmak lazım!
Hizmeti, belediyenin asli görevleri ile sınırlı tutmamak lazım!
Bu teze sonuna kadar katılıyorum…
Belediye hizmetlerinde “Başkan” farkı olmalı!
Yani, Belediyenin başında bir başkan ve belediye meclis üyeleri de olmasa…
Belediyenin asli görevleri bir şekilde döner…
Farkı yaratacak olan başkandır, siyasi kadrolarıdır…
Bunu görmek ve sandığa bu itibarla gitmek lazım!
Vatandaş, taraftarlık duygularının tatmini için oy verir…
Yada, taraflara yada taraftarlara kızdığı için oy vermezse, Kemer’de kötü yönetim, yada “geçim derdi” denkleminin içinde kalıcı olmaya devam ettiği gibi, istemediği sistemi kendi elleri ile istemediği kadrolara teslim eder…
Bu anlayışla yaklaştığınız zaman siyasetin önemine daha fazla hakim olursunuz…
“Derdimiz seçim değil geçim” diyenler…
Düne kadar siyasi partilerin kapısını çalmayıp, “Bu ilçe başkanı da kim?” diyenlerdir…
İlçe Başkanlarının çalışmalarını takdir etmeyenler, yalnızca suçlayan, işin içine girmeden eleştirmeyi yeğleyenlerdir…
Bu durum da bizim toplumumuzun asıl yarası değil mi?
Siyasetten uzak duran, sivil topluma hakaret eden…
Dernekleşmeden bile kaçıp, “Bunlar menfaatçi” diyenler…
(Köşe yazıma, bu konuda Almanya’dan yorum yazan derneklere menfaatçi diyen anlayışa da yanıttır)
Asıl, sizler yozlaşmanın önünü açanlar değil misiniz?..
Madem, bu dernekler seçim dönemlerinde daha çok ön plana çıkıyor!
Madem, bu siyasi partiler seçim dönemlerinde kıymete biniyor…
O zaman burada yanlış giden bir şeyler var!
Bir siyasi partiye yalnızca üye olmak yetmez!
Yada adam gibi çalışacak bir sivil toplum örgütü için hayal kurmak yetmez!
Elinizi taşın altına her dönemde koymalısınız…
Eğer eliniz o taşın altında değilse…
O zaman “işimiz seçim değil, geçim” dersiniz…
Ve hiçbir zaman gelişime ve gelişmelere katkınız olmaz…
Mesele adımları takip etmek değil…
Yalan dünyada, küçük de olsa bir adım bırakmak…
20 Şubat 2009