Bugün Kemer’de Hacı Hakkı Hafize Saygan İlköğretim Okulu öğrencilerimizin konukları çok ağırdı!
Avrupa Birliği ile ilgili bir ağırlık!
Biz de yapılan herhangi bir işin ucu AB’ye uzanıyorsa ağırlığı artar…
Neden, içerik…
Geri kalanların hepsi teferruattır!
Yeter ki, yapılan organizasyonun başında “AB” geçsin!
Büyük bir titizlik sergilenir, olduğumuzdan daha çağdaş görünmemiz için!
O çağdaşlığın sınırlarını bilen kişilere baş vurulur!
“Nasıl çağdaş görünürüz?” sorusunu yanıtlayacak tipler mevcuttur!
“Konferans salonunun önünde kokteyl-kanepe dağıtan öğrencilerimiz olsun mesela” derler…
“AB heyetine bunları kim dağıtacak?”
“İlkokul öğrencileri…”
Tam çağdaşlık budur!
Çağdaş görünme teknikleri üzerine yazılar, haberler yapıldı!
AB’den geldiklerinde nasıl karşılarız?
Nasıl konuşuruz?
El öpmek AB’ye göre caiz midir?
Ne yaparsak daha hoşnut olurlar?
***
Bana göre AB’nin Türkiye’yi tam üye yapması kesinlikle imkan dahilinde değil…
Türkiye’nin AB’ye üyeliği gerçekleştiğinde Türkiye bu bildiğiniz Türkiye olmayacak!
Bir takım düzenlemelerin bizlerin refahı için olduğu doğrudur..
Ancak, istenilen tavizler, ülkenin benliğini, birlik ve bütünlüğünü, değerlerini yok etmeye yönelik…
Bugüne kadar hiçbir ülkeden istenmeyen tavizler!
***
Yaşam standartlarına AB katkısı yok değil…
Ancak, içinde olacağımızı hayal ederek onlara gereğinden fazla hoş görünme çabamız bende hastalık haline geldi!
Okulun yaptığı hazırlığa yönelik yönetimi suçlama amacında değilim!
Onlar kendilerine verilen görev icabı bir çalışma yapmış!
Ama öğrencilere kanepe servisi yaptırılması, amaçsızca öğrenciler elinden bu insanlara plaket dağıtılması bana göre çok tersti!
Bu tersliği “Bizleri AB’ye nasıl olsa almayacaklar. Biz de iyi davranmayalım” gibi bir anlayış çerçevesinde söylemiyorum!
Biz Türkler misafirperver insanlarız!
Olması gerekeni yapın ama fazlası…
Fazlası misafiri olduğundan daha önemli yapar!
Gerçekçiliği bir tarafa bırakıp abartılan hizmet benim zoruma gitti…
Bu yazıyı ondan kaleme aldım!
Eğitim kurumlarımızın dağ gibi sorunu ortadayken, “Mesut ve bahtiyar” bir eğitim sistemi tablosunun yapmacık şekliyle sunulması…
AB’liye “İşte biz böyleyiz” deyip üzerimize olmayan elbiseyi giyme çabamız nedeni ile…
Biz böyle değiliz…
Bizim kültürümüz de gelen konuklar kokteyl masaları ve bardaklarıyla okullarda ağırlanmaz…
Yarım yamalak İngilizce cümleler ile onlara durumumuzu anlatmaya çalışmamız…
“Çevirmene” ihtiyaç yok takıntımız!
“Biz Avrupalıyız” demek için yaptıklarımız!
Ben bunları anlamıyorum!
Biz doğuluyuz!
Onlara göre dünyanın orta doğusunda…
Savaşların dinmediği topraklardayız!
Kültürümüz, yaşam biçimimiz, yaşamdan anladıklarımız, bu topraklara yönelik!
24 Ekim 2007