Kemer’de ilçe, belde ve köylerinde sorunların kaynaklarından ve çözüm yollarından genellemelerle uzaklaşırsınız…
Temel sorunlar ortada!
Bu sorunlara yönelik atılımlar gerçekleşmediği müddetçe atılan her adım, geriye dönmek olur!
Turizmden ekmek yiyen insanların yaşadığı bu kentte, çarşıdaki ayakkabı boyacısından, otel patronuna kadar herkesin önerileri olacaktır!
Genel beklenti ise açık; para..
Daha çok kazanç…
Kim ne derse altından maddiyat beklentisi çıkar…
Herkes daha fazla kazanç için yöntemler geliştirilmesi dileğinde…
Bu beklentiyi de kimse yadırgayamaz…
Vatandaşın bu hükümetten de, devletten de, yerel yönetimlerden de beklentisi bu doğrultuda…
Refah seviyesinin yükselmesi, hayat şartlarının insanca yaşamaya uygun hale getirilmesi…
Bugün radyoda Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan’ın konuşmasını dinledim…
Kendi dönemlerinde esnafın daha fazla kredi kullandığını bunun ise bugüne kadar sağlanamadığını söylüyordu!
Banka kredilerine vatandaşın sarılması ülkenin iyiye doğru gittiğini mi yoksa dibe vurduğunu mu gösterir? Bu işin farklı bir boyutu!
Bugün, otelcinin, çarşı esnafının, hatta gelirler durumu ile Belediyelerin ve birliklerin geldiği yer ortadır…
Özellikle turizm kentlerinde bulunan belediyelerin yerel nüfus sayımlarıyla yardım almaları önlenerek, yaz aylarında ağırlanan insan sayısı ile destek görmeleri sağlanmadığı müddetçe beklentinin fazla olması sağlanamaz…
Esnaf, turistin çarşıya inmesini engelleyen hanut düzenini bırakmadıkça, belediyeler ise çarşıya turist çekecek yöntemleri geliştirmedikçe, daha da açıkçası çarşıda insan sayısı artmadıkça ilçe genel anlamda kalkınamaz…
Burada mesele özellikle dönüp dolaşıp tur şirketleri ve acentelerde düğümleniyor..
Daha yüksek fiyatlara bu kenti nasıl pazarlarız? Sorusu sorulmalı!
Bu hareket için ise lokal tartışmalar çok fazla yarar sağlamayacaktır!
Bu turisti bu kente getiren acentelerle masaya oturulmalı!
Yabancı ülkelerde turiste bilet satan yetkililerle masaya oturulmalı!
Ne yapmalıyız? Sorusu onlara sorulmalı!
Ancak, bunu yapmadan önce, dönüp kentimize de bakmak lazım!
Bu kentin altyapı sorunlarını ortadan kaldırmak lazım..
İşte, bu noktada buluşmak lazım!
Benim kentim, çöp kokuyorsa, denizim kirleniyorsa, konteynırlarımda çöpler yığılıyorsa, sokakta turiste kötü muamele yapılıyorsa, daha fazla turist düşünmenin bir anlamı var mı?
Saçı gür adama peruk olur mu?
Önce evini topla, düzene sok!
Sonra misafir çağır!
Evi toplayacak olanlar ise “Bu kenti daha fazla yaşanır bir kent haline getireceğim” diye yola çıkıp vatandaştan bir şekilde oy alan seçilmişlerdir…
Belediye Başkanlarıdır!
Sürekli dükkan, sürekli otel, sürekli ticari alan yaratma rantını düşünenler!
Turistin gezdiği yollar, caddeler delik deşik. Yollar kaldırımlar abuk sabuk, ışıklandırma yetersiz…
Kentsel gelişim planlaması düzensiz… Darmadağın… Hatta yok!
Seçmene seçim döneminde verilen sözlerin binde biri bile yapılmamış…
Sonrada kalkıp, devletin daha fazla tanıtım yapması gerektiğini söylüyorsunuz!
Memleket tanıtılsa ne olur tanıtılmasa ne olur?
Senin bahçende gül yerine çalı bitmiş!
Toplamıyorsun!
“Benim gül bahçemi tanıtın” diyorsun!
Adama sorarlar;
“Biz tanıtalım da sen ne yapıyorsun” diye!
Bu işler fuarlarda insanlara lokum tutmakla düzelseydi, Kemer trilyonerlerin kenti olurdu!
Yurt dışına çıkmadan içeriye bakalım!
Bu lokal yaraları Almanya’daki kardeşlerimiz, yada fuar alanlarında gezen insanlar sarmayacak!
Seçildiyseniz o oyların hakkını verin!
Bu kente para harcamak için gelecek turisti getirmenin ve o turisti çarşıya çekmenin yollarını düşünün!
Sözün bittiği yer
“Boş bir testiyle bir kafanın tokuşmasından kof bir ses çıkıyorsa, özrü ille de testide aramamalı!”
19 Şubat 2008