Yalnızca Kemer’in değil, Türk turizminin geldiği nokta, son derece hassas ve kırılgan bir buzun üzerinde hokey maçı yapan takımların durumundan farksız!
Bu oyunu ne kadar kuralına göre oynarsanız oynayın!
Zeminin çökme ihtimali şu an için kurallar ötesi bir durumda!
Neticede buzun inceliği sizin hizmetin kalitesini artırmanızla alakalı bir durum değil!
Siz dilediğiniz kadar başarılı bir çalışma ortaya koyun temeli sağlamlamadığınız müddetçe, sahanın çökmemesi için hiçbir neden yok!
Çaba Kemer’de bireysel yollardan yürütülüyor!
Her zaman altını önemle çizdiğimiz sorun bu!
Bugün gazetemizin manşetinde çok fazla derinlerine inmesek de esnafın içinde bulunduğu realiteyi gözler önüne sermek istedik!
Zaman-zaman bu çağrıyı yapmakta yarar olduğunu düşünüyoruz!
Ne yazık ki, esnafın Kemer’de hala birlik ve beraberliğini sağlayacak bir sivil toplum hareketi mevcut değil!
Esnaf adına ciddi çalışmalara imza atan ne bir Meclis üyesi nede bir sivil toplum örgütü var!
Bunun en bariz örneklerini Karnavalda ve Dünya ralli şampiyonası gibi organizasyonlarda yaşıyoruz!
Biliyorsunuz, karnavalda bir fuar alanı çalışması yapıldı!
Bir noktada Antalya’dan ve Kemer’den esnaf bir araya getirilerek turistin bu noktaya çekilmesi için çalışma yapıldı!
Ne var ki, bu çalışmanın ilçe genelinde uygulanması gerekliydi!
Aynı panayır ortamı, Kemer çarşısında esnafın isteği doğrultusunda düzenlenebilirdi!
Herhangi bir esnaf gurubu, yada esnaf adına bu talepte bulunacak birileri olmalıydı diye düşünüyorum!
Esnafın hakkını arayan ve esnaf için çalışan bir yapı!
Böyle bir yapı ortaya çıkıp, sağlam zeminler üzerinde işleyişi sağlanmadığı müddetçe esnafın her türlü organizasyonda kaybı artacaktır!
Bu noktada Kemer’in söz sahibi olan esnaflarının çalışma yapma konusunda artık tereddütleri bir kenara iterek, ciddi bir yapı yolunda adımlar atmasında daha fazla gecikmemesi gereklidir kanaatindeyim!
Birlikten kuvvet doğar mantığını bir kenara itmeyin!
Birlik ne kadar güçlü olursa söz hakkı o kadar büyük ve etkileyici olur!
***
Bu iletiyi benimle paylaşan Tarık Karslı’ya teşekkürler…
Çin öğretileri her zaman etkileyici olmuştur!
Okumakta yarar var;
“İnsanlara beklediklerinden daha fazlasını verin ve bunu neşe içinde yapın… Konuşmaktan hoşlandığınız bir kadın/adam ile evlenin. Siz yaşlandıkça, onların sohbet yetenekleri herhangi birininkinden çok daha önemli olacak…
Her duyduğunuza inanmayın. Sahip olduğunuzun tamamını harcamayın. Ve istediğiniz kadar uyumayın… “Seni seviyorum” dediğinizde, sözünüzün hakkını verin… “Üzgünüm” derken, insanların gözlerinin içine bakın… Evlenmeden önce, en az altı ay nişanlı kalın… İlk görüşte aşka inanın… İnsanların hayallerine asla gülmeyin. Hayalleri olmayanın pek fazla bir şeyi yoktur… Tutkuyla ve derinden sevin. Belki incinirsiniz ancak bu hayatı tam olarak yaşayabilmenin tek yoludur… Anlaşmazlık çıktığında, adil dövüşün. Ve lütfen isimlere takılıp kalmayın… İnsanları akrabalarına bakıp yargılamayın… Yavaş konuşun ama hızlı düşünün… Cevaplamak istemediğiniz bir soru sorulduğunda gülümseyin ve “Neden bilmek istiyorsun?” diye sorun… Unutmayın ki büyük aşk ve büyük başarılar büyük risk taşır… Kaybettiğinizde, aldığınız dersi kaybetmeyin… Üç S ilkesini unutmayın: kendinize Saygılı olun; diğerlerine Saygılı olun; yaptığınız her şeyin Sorumluluğunu alın… Küçük bir tartışmanın büyük bir dostluğu zedelemesine izin vermeyin… Bir hata yaptığınızı fark ettiğinizde, hemen bunu düzeltmek için harekete geçin… Telefonu açarken gülümseyin.
Arayan bunu sesinizden anlayacaktır…
Yalnızlığa da biraz vakit ayırın…
22 Haziran 2006 Saffet Yenigün