Kemer’de deniz üzerine yapılması planlanan anıt projesi ile ilgili olumsuz düşüncelerimi daha öncede defalarca bu köşeden kaleme almıştım…
Sonraları Kemer’de bir otelde karşılaştığım bu işi yapma girişiminde bulunan Girit Tanıtımın sahibine de bu düşüncelerimi iletmiştim…
Bendeki olumsuz düşüncelerin başında “Proje” diye geçen fikrin, henüz projelendirilmemiş olmadan kabul ve destek görmesiydi..
Desteğinde fikirden yola çıkılarak verildiği ortada…
Ancak, böyle bir çalışmanın denizin üzerinde yapılmasının, Ali Nail Kılıç’ın eleştirdiği ince noktaların dışında önemli bir maliyet boyutu da var…
Bu konu ilk defa ele alındığında görüştüğüm bölgemizdeki dalgıçlar, böyle bir anıtın Akdeniz’in sert dalgalarına karşı kış aylarında nasıl korunacağını ve her yıl finansmanın nasıl sağlanabileceğini eleştiriyorlardı!
Denizin üzerinde daha önce böyle bir anıt yapılmamasının ana nedeni de bu!
Çünkü, her kış yeni bir maliyet doğuracaktır!
Ayrıca anıtın denizin üzerinde olması, çok sayıda tatilcinin ulaşım problemlerini gündeme getirecek..
Karada neden düşünülmedi?
Neden illa ki denizde olacak deniyor?
Niçin bu gemiyi batıran Mustafa Ertuğrul’un top bataryalarının olduğu yerde böyle bir müze yapılıp o büyük kahramana güzel bir gönderme düşünülmüyor da, illa denizde olacak diye bastırılıyor!
Niçin, bölgedeki insanların, başta turizmcilerin fikirleri alınmıyor?
Hatırlayacaksınız. Bu anıtın yapımında ön safta yer alan Mustafa Ertuğrul’un kitabının yazarı Mustafa Aydemir ile Kemer Belediyesi Meclis üyesi Mustafa Bilici arasında meclis sırasında ciddi bir tartışma da yaşanmıştı!
Bu tartışmanın nedeni de projesiz belediyeye bu işin kabul ettirilmesi çabasıydı!
Ortada proje yok fikir var!
Önce, Paris 2 batığının üzerine yapılması gündemdeydi…
Şimdi sığlık feneri düşünülüyor!
Ancak, sığlık fenerinin altında, dünya üzerinde birinci derece koruma altına alınan Akdeniz Foklarının yuvası bulunuyor!
Anlayacağınız projelendirilmeyen fikirler de sürekli değişkenlik gösteriyor!
Projesiz bu fikre, haberde adı geçen o kadar kurumun nasıl destek verdiklerini de hala anlayabilmiş değilim!
Kemer Belediye Başkanı Hasan Şeker, bu fikre “tamam” dedi…
Projenin bir takım maliyetlerini de üstlendi diyelim!
Kemer’de yerel yönetimin değişmesi durumunda yeni gelen başkan bu projeye verilen desteği kestiği takdirde, bu anıt nasıl ayakta duracak?
Bu işin mali boyutu…
Bu konuda nasıl bir gelir beklendiği de muallakta…
Yapımı üstlenen şirketin beklentileri de öyle…
Bir de KEMİAD Başkanı Ali Nail Kılıç’ın tepkisinde dile getirdiği konular var!
Savaşı anıtlaştırarak turizm geliri beklemek fikrindeki mantığı ben de anlayabilmiş değilim!
Batık savaş gemileri üzerine barış anıtları yapılması düşüncesinin altında yatan gerçek nedir?
Vatandaşa bu konun genel anlamda derinliği neden aktarılmıyor?
Neden yalnızca bu şirket ve yazar bu konuyu çeşitli kurumlara götürüp destek alma yoluna gidiyor?
Turizm kenti olan Kemer’de bu konuyu turizmcilere neden anlatmıyorlar?
Basınla detaylar neden paylaşılmıyor?
Kemer Belediyesi verilen desteğin analizini ve kritiklerini yaptı mı?
Ve daha bir sürü soru işaretleri ile dolu son derece önemli maddeler sıralayabiliriz!..
“Ermeni katliamı yoktur” demeyi yasaklayan kararı meclisinde onaylayan Fransa’ya boykot uygulamaları sürerken, savaş sırasında Akdeniz sahilini yağmalayan ve bir Türk subayın küçük bir topçu bataryası ile kahramanca batırdığı Fransız savaş gemisinin üzerine barış anıtı yapmak…
Çok düşündürücü…
Tasvip etmek ise mümkün değil…
Sözün bittiği yer
“Başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile, ancak kendi aklımızla akilli olabiliriz!”
3 Ocak 2007