Dalkavukluk ve yalakalık üzerine seçimlerden bu yana, yazılar kaleme alıyorum!
Artık kabak tadı verse de tekrar kısa bir değinme olacak bu!
Bir kimse, herhangi bir toplantıda savunduğunu iddia ettiği kimselere karşı yapılan sert suçlamalara hiçbir tepki vermeyip, hatta o insanlar hakkında daha ağır ithamlarda bulunduktan sonra gidip savunduğunu iddia ettiği o insanlara abartılarla “Sizin için bu onu söyledi. Şu böyle söylüyor!” diyorsa bu adam nedir?
Dalkavuk mu?
Yalaka mı?
Siz karar verin!
Öyle ya!
Ekip savunma derdi olan…
Savunmasını o cenahın içindeyken de rahatlıkla yapar!
Bir de başkanlık makamında, başkanın karşısında, onunla konuşmak için, o makamda bulunanlara, “Ben adamın dilini keserim!” diyecek kadar ileriye gidip tehditler savuranlar var ki…
Onları bundan önceki “Kurtlar Vadisi Kemer” konulu kısa yazımda aktarmıştım!
Bakın…
Bu yalakalık, soytarılık ve ucuz mafyacılık serüveni, Kemer’i bir yere getirmez!
Aksine daha da içinden çıkılmaz bir yere sürükler…
Kemer, turizm sektöründe saçma bir yapılaşma sistemsizliği ile de olsa önemli bir noktaya gelmiş bir kent!
Sorunları ise herkesçe malum!
Bu kentin yeni yaralara değil, kanayan yaralara pansuman olacak çözümlere ihtiyacı var!
Bundan önceki yerel yönetimin yaşadığı ve yaşattığı sorunların farklı bir versiyonunu kimse bu yerel yönetim anlayışında görmek istemiyor!
Ancak, adeta özellikle yapılır gibi, versiyon farklılıklarıyla aynı sorunlar dayatılıyor!
Hatta daha garipleri seriliyor insanların önüne…
Hataların birbirinden farkı yok!
Yalnızca yöntem farkı var!
Umarım bu trajikomik kabadayılık, bol köpüklü külhanbeyliği, yalaka ve laçka bir hal almış, sistem bozukluğu, Belediye yönetiminde olduğu farz edilen isimler adına kısa sürede sonlanacak cinstendir..
Yoksa…
Yoksa’nın bile anlamı kalmaz…
Sözün bittiği yer
“Büyümüş olmak için büyümek, kanser hücresinin ideolojisidir… John Nichols”
01 Temmuz 2009