Cumartesi günü Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan Beldibi’nde idi…
Konyaaltı’na mahalle olarak bağlansa da, fiziki anlamda hala Kemer’in bir beldesi gibi duran, Konyaaltı’nın bu yeni mahallesinde artık Polis görev yapıyor!
İmarsızlığın sancılarını taşıyan…
Esasen bir kaçak cenneti konumundaki Beldibi’nde hem Konyaaltı Belediyesi’ni hem de Polis’i çok iş bekliyor…
Güney Antalya’nın turizm gelişim planı içerisinde kalan Beldibi…
Tüm turizm kentlerinde yaşanan önemli bir kaosu barındırıyor!
Bu kaosa, Müdür Arslan son derece anlamlı bir yanıtla cevap verdi..
Turizmcilerin “Atlı Polis talebi” ile ilgili yanıtla…
Turizmciler, beldede Atlı Polis timinin görev yapmasını istedi…
İl Emniyet Müdürümüzün yanıtı, yaşanan soruna net bir işaret niteliğindeydi;
“Atlı polis nerede gezecek?”
Sahilde atlı polisin gezeceği yer var mı?
Her yer bentlerle çevrilmiş…
Aslında at girmeyen sahillere vatandaş da giremiyor!
Turizmcilerin yanıtı ise trajikomikti…
“O zaman atlar, engellerden atlayan nitelikte olsun”
Sahillerin Çin setti gibi kapalı olması…
Otellerin kendi önlerindeki plajları bentlerle çevirmesi…
Hiçbir yasal dayanağı olmayan, Anayasal hakka müdahale niteliğinde…
Hatta kendi misafirlerinin haklarına bile…
Turistik tesisten çıkan bir tatilcinin sahil boyunca yürüyüş yapamıyor olması!
Tesiste konaklayan turistin dahi, sahili gezemiyor olması…
Düşündürücü…
Engelli at yarışmalarında kullanılan atlar, o engelleri aşsa da…
Ne vatandaş ne de turist atlayamıyor!
Yollarda gezenler sahili yada denizi göremiyor…
Öyle ki, şimdilerde yeni bir sancısı var turizm kentlerinin…
Mesire alanları!
Uyanık turizmcilerin, kiralamaya başladıkları mesire alanlarından söz ediyorum!
Örneğin, Göynük’teki günü birlik alanlar ne durumda?
Peki ya Kemer…
Kemer’deki Kındılçeşme…
Buraları da turistik tesisle kapattınız diyelim…
Geriye ne kalır?
Buna “Yatırımcının önünü açmak mı diyorsunuz?”
Halka kapalı!
Yatımcıya açık!
Sonra…
Sonrasında turizm sektörünü de değerlendirin!
Çin setti gibi kapalı plaj…
Kapalı deniz…
Ama yatımcının önünü açtılar…
Savunma açık!
Babalar gibi satmaya devam!
Bizim olanı, hakkımız olanı, dürbünle izleyip, “Keşke o plaja girip biz de turistler gibi yüzebilseydik” diyecek torunlar. Şimdilerde söylemeye başlayan vatandaş gibi…
Bu sözleri, kimlere küfrederek söyleyecekleri ise gayet açık!
Sözün bittiği yer
“Bakın görün Tekel’i babalar gibi satarım… Maliye Bakanı Kemal Unakıtan”
12 Nisan 2009