Gözlerden akan yaşın bir yaşamı karşılaması beklenmezdi belki…
Ben bu yaşların ölüm ve doğum arasındaki benzerliğini hiçbir yere koyamıyorum!
Biri, üzüntüden, yıkılmışlıktan, haykırırcasına!
Diğeri, sevinç naralarını aratırcasına, keyifli şarkılar söylercesine, dökülür yanaklardan!
İki göz yaşı, yaşamın nakaratları aslında!
Biri doğumun seranatı, diğeri sonsuzluğa gidişin..
Dönüş bileti olmadan!
Anadolu Hastanesi bir çok doğuma sahne oluyor!
Bunu Hastane’ye gidiş gelişlerimizde yaşadım!
Hemen her an bir doğum hane telaşı var sanki çalışanlarda!
Belki de bu durumu abartıyordum baba olma telaşıyla…
Doğum beklentisi ile Anadolu Hastanesine gidenleriniz belki fark etmiştir!
Kadın Doğum Uzmanı’nın odasının bulunduğu koridor uzundur!
Ve bu koridorun bir ucunda Acil Servis…
Diğer ucunda, Kadın Doğum Uzmanı vardır!
Acil servisin kapısının açıldığını duyarsınız, koridorda!
Acılı bir ailenin çığlıklarını belki!
Ağlayıp, feryat eden bir babayı!
Yada yüreği yanan bir anayı!
Belki biraz önce bir yaşam sona ermiştir!
Diğer ucunda siz varsınızdır koridorun!
Yanınızda hamile eşiniz…
Bu sesleri her duyuşunuzda eşinizin karnına bakar!
Bebeğinizin sıcaklığını hissetmek istersiniz!
Acil servis sesleri yaşama dair çok acıklı bir türkü söyler!
Ameliyathane ise iki odanın ortasındadır
Gelecek haberi beklediğiniz nokta yani..
Bir tarafta gebe kadınlarla eşleri…
Diğer tarafta acilin kapısını vuran sedye sesleri…
Ortada siz!
Biraz önce içeri giren ise eşiniz!
Siz içerideki operasyondan habersiz!
“Umarım iyidirler!” telaşı ile beklemedesiniz!
Ah o telaş!
Ameliyathaneden çıkan her hemşireye “İyiler mi?” diye sormak!
Onların “Ben doğum haneden çıkmadım” deme inada rağmen!
Temizlik yapan hademenin gözlerine bakmak “belki görmüştür” gibi bir saçma ifade ile!
Gülümseyerek “günaydın” demesi bir anlam katar bekleyişinize!
Evet!
Bugün aydın!
Ve başka hiçbir gün bu kadar aydın değildi belki!
Koridorda yerinde duramayan bir orta oyun sanatçısı edası ile gezerken…
Dr Zeki Salar’ın kapısının önünde bekleyen hamile genç kız ve elinden tutan eşine takıldı bakışlarım!
Dokuz ayın sonunda kıdemli bir babaydım
. ..ve “Ben bu bankta karşıda duran bebek fotoğraflarına çok baktım” demek geldi içimden!
Dedim ya!
Anadolu Hastanesi’nin koridoru çok uzun!
Bir ucunda, Kadın Doğum Uzmanının odası…
Diğer ucunda acil servis…
Ortada doğum hane!
Yaşamı aktaran bir derslik gibi…
İkinci kata merdivenlerin üzerinden uçarak çıkmak!
Ve o buluşma anı!
Önce, göz yaşlarınızla dokunmak ona!
Tekrar,tekrar şükretmek Yaradan’a..
Bir mucizeyi yaşamak!
Ufacık bir bedene bakmak!
Yalnızca seyretmek onu uzun-uzun!
“Hoş Geldin Kızım…” diyebilmek göz yaşlarınızı silerek!
“Hoş geldin güzel kadın” diyebilmek eşinize, yeniden doğan bir çocuk gibi arınmış yüreğine dokunarak!
Hastanenin adı AnaDolu!
Biz Türkler vatanına AnaDolu diyen tek milletiz!
Vatanına Ana diyen ve o inançla sahip çıkan!
Bu hastanede de “Ana” dolu!
Adı gibi…
Teşekkürler Dr. Çağlar Erözgen…
Teşekkürler Dr. Zeki Salar.
Teşekkürler ameliyathanede ter döken herkes…
Teşekkür ederim sana o uzun koridor…
Bir ders gibi duruşunla…
Ve hoş geldin Elif bebek…
Hoş geldin kızım…
27 Temmuz 2007