Turizmde Türkiye rekor üstüne rekor kırıyor!
Turizm haberlerinin genel çerçevesi bu rekorlar üzerine kuruluyor!
En fazla turist rekoru..
En uzun pasta rekoru…
En çok turistin havuza atlama rekoru.
Vs…
Ben otel yatırımcılarının bu rekorlara istinaden durmadan otel yapmak için çırpındıklarını sanmıyorum!
Ama bu ve benzeri haberler esnafı cezp ediyor!
Göçüp gelmek isteyeni!
İşsizi…
Ekmek peşindekini…
Otogarın önünde bir saat beklerseniz ne demek istediğimi anlarsınız!
Güler yüzlü turizm haberlerini okuyan yada magazin programlarında plajların görüntülerini izleyen ne kadar yurdum insanı varsa atlayıp otobüse soluğu sahil kentlerinde alıyor!
Hırsızlık zanlılarının bir çoğunun ifadesinde benzer konular ele alınmıştır!
“İş için geldim! Bulamadım! Dönüş parası yoktu! Çalmak istedim!”
Rekorların neresinde duruyor bu insanlar?
Turizm sektörü iş hacminin yüksek olduğu bir sektör!
İstihdam sağlayan bacasız bir sanayi…
Ama durum iyi değil!
Bugün..
Kemer’de dolu olmayan turistik tesis yok!
Şu anda sorarsanız tamamı doludur!
Kazanç?
…
Turizm kentlerinde rekorlar kırılıyor!
Ama yazının başında kaleme aldığım medyatik rekorlar değil!
Küçücük rakamlara büfeyi dolduran aşçılar rekor kırıyor!
İki ay maaşını alamamasına rağmen güneş altında ter döken personel rekor kırıyor!
Sezon sonu gelmesine rağmen toptancının parasını ödeyemese de yine de güler yüzlü olmaya çalışan esnaf rekor kırıyor!
Asık suratlarını yüreklerine gömen turizm emekçileri bu dirayetli tutumlarıyla rekor üstüne rekor kırıyor!
Kemer’de ve beldelerinde rekorlar kırılıyor!
Bunu kimse reddedemez…
Ama turistin alışveriş rekoru değil!
Otelin kazanç rekoru değil!
Ekonomiye katkı rekoru değil!
Giriş-çıkış rekorları kırılıyor!
Bu rekor kime yarıyor?
Esnafa mı?
Otelciye mi?
….
Sözün bittiği yer
“Kolay kazanılan zaferler ucuzdur. Kazanmaya değer olanlar ise zorlu bir savaşın sonunda gelir”
17 Ağustos 2007