Ne güzel akıyordu turist musluğu…
Hemen o hayratın etrafına toplandı insanlar!
Doldurdu herkes bidonunu…
Güneşten ısınan vücutlara şifa dağıttı!
Çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlayan toprak sahipleri, bu musluk etrafında toplanan ve o suya ihtiyaç duyanlara sattı mallarını-mülklerini…
Kimisi bu musluk çevresine evler, dükkanlar yapıp ciddi paralara kiraya verdi!
Altına hücum filmi gibi…
Herkes bu suyun çevresine akın etti…
Küçücük bir musluk nelere kadirdi…
Parayla tanıştırdı insanları…
Değişik ülkelerin değişik renklerde ki paralarıyla!
Turist musluğuydu adı!
Çevresindeki verim arttı artmasına da…
Bu artışı kaldırmıyordu musluğun suyu…
Öyle ya bu oluktan aksa-aksa ne kadar akardı!
Suya kötü davrandılar…
Daha fazla akmalıydı!
Daha fazla sulayıp şifa dağıtmalıydı insanlara!
Kaynağını zorladılar!
Durmadan genişletmek için müdahale ettiler!
Genişledi de…
Ancak,- görünürde!
Akan suda ki artış genişletilen oluk sayesinde görüntü itibari ile genişlemiş olsa da,
Su aynı suydu!
Oluk genişledi diye suyun çevresini yapı ile doldurmaya devam ettiler!
Ancak, bir aksilik vardı!
Su yetmemeye başladı herkese!
Eskisi kadar verimli değildi kaynağın şifa etkisi…
Eskisi kadar beslemiyordu herkesi!
Herkes suçlu aramaya başladı!
Suyun kaynağı yurt dışındaydı!
Ve birileri bu kaynağı arttırmak için bir şeyler yapmalıydı!
Ancak…
Biliyorlardı ki, kaynak arttıkça yapılaşma aynı hızı ile devam edecekti!
Yemyeşil doğadan güç alan su bu yapılaşmanın ortasında başlı başına bir mucize gibi kalacaktı!
Aza tamah etmeyi öğrenin der gibiydi!
Bilgeye gitti insanlar…
Nedir bu işin hikmeti diye!
Gülümsedi bilge!
Sonra o bildik hikayeyi anlattı…
Her gün kuyunun içine bir taş attığında çıkan yılandan para alan köylüyü…
Hani köylü hastalanıp yatağa düşünce oğlunu göndermişti aynı kuyuya!
Oğlu bir süre sonra altınların kaynağı kuyuda diye yılanın kuyruğunu koparmıştı!
Yılanda çocuğu sokup öldürmüş…
Daha sonra özür dilemek için gelen köylüye “ben de bu kuyruk sende bu evlat acısı olduktan sonra” demişti!
Sonra çevresindekileri süzdü!
“Siz yılana taş atıyorsunuz” dedi!
Sağlam ve ağır adımlarla büyüseydiniz…
Tanrının bahşettiği bu güzel doğayı ve çevreyi koruyarak bu işlere girişseydiniz..
Su dayanamazdı azminize daha fazla akmak için çırpınırdı!
Ancak siz oluğa çomak soktunuz!
Suçlu bu büyümeyi kendilerine kar edinenlerdeydi!
Ciddi bir planlama olmadan suya hücum edenlerdeydi!
Suçlu cahilliğin meyvelerinden beslenenlerdeydi!
Bugün turizm haberlerine göz atın;
İspanya ve Hollanda’da talebe göre arz oluşmadığı için karlılık oranları aşağıya düşmüş durumda!
Dünya üzerinde turizm sektörünün içine girdiği durum bizimkinden farklı değil!
İnşaatçılar, tekstilciler, tüccarlar… Hepsi turizmci oldu!
Aynı, ayakkabıcının rent a car…
Kuyumcunun hediyelikçi…
Gözlükçünün Kemer sokaklarında gümüşçü olduğu gibi!
Turizm musluğu ne yapsın?
27 Haziran 2006