Kemer’de gizli kalan bir tarihin gün ışığına çıkması bizi kelimelerle ifade edemeyeceğimiz derecede heyecanlandırmıştı!
Hiç unutmuyorum…
2002 yılında Ramazan Kar, Gazi Mustafa Ertuğrul’u içeren belgelerle gelmiş ve saatlerce yaşanan olayları anlatmıştı..
Kar’ın anlattıklarını büyük bir hassasiyetle kaleme alıyor, denizden çıkan bu kahramanı haber yapabilmek için sabırsızlanıyorduk…
Eski Belediye Meclis üyesi Ramazan Kar’dan edindiğimiz bilgileri birer birer haber yaptık…
Daha sonra sualtı fotoğrafçısı arkadaşım Levent Konuk’tan da çeşitli bilgiler alarak arka arkaya haberler yapmaya devam ettik…
Kemer, enfes bir gelişmeye ev sahipliği yapıyor, yıllarca sular altında kalan önemli bir tarih gün yüzüne çıkıyordu!
Bu gelişmeler yaşanırken, Ramazan Kar’ın büyük mücadelesini unutamayacağım!
Gazi Mustafa Ertuğrul’un top bataryasının mevzilerinin bulunduğu tepeye benden önce tırmanmış, büyük bir heyecanla topladığı bilgiler ışığında yerin önemini ve Paris II’nin batırılışını anlatmıştı…
Aradan geçen süre zarfında Belediye Meclisine “Şimdilerde verilmeyen” önerilerden birini getiren Ramazan Kar, Kemer’de bir caddeye “Gazi Mustafa Ertuğrul” adının verilmesini istemişti!
Dileği yerine geldi ve Meçhul kahramanın adı Kemer’le Kiriş’i birbirine bağlayan dağ yoluna verildi..
Gerçi şimdi Kiriş tarafından girilen caddede ki tabela yerde duruyor!..
Birkaç yıl sonra telefon açan Park Marina eski Genel Müdürü Cemal Nemlioğlu, “Denizler Kitabevi”nden çıkan kitabın müjdesini verdi!
Mustafa Aydemir, gizli tarihe hayat veren kitabını bastırmış ve piyasaya sürülmek üzere kitabevi ile anlaşmıştı bile!…
Yine büyük bir mutlulukla kaleme aldık bu gelişmeyi ve Kemer Gözcü Gazetesi olarak geleneksel hale getirdiğimiz; “Kemer’e katkıda bulunanlar ödül gecemizde” Aydemir’e bu büyük tarihi kitaplaştırdığı için Kemer adına “teşekkür plaketi” verdik!
Bu gelişmeler yaşanırken de boş durmadık… Gerek ben köşe yazımda, gerekse yaptığımız haberlerde Gazi Mustafa Ertuğrul için Kemer’de bir şeyler yapılması gerektiğini en azından olayı anıtlaştıran bir heykelin Kemer’in belirlenen bir yerine dikilmesini, hatta o günleri anlatan belgelerin ve görüntülerin yer aldığı küçük bir müze dahi yapılmasını dilemiştik!
Tabii ki hiçbir gelişme olmadı!
Ancak, Bir ajansın bu konuda harekete geçtiğini ve kitabın yazarının da içinde olduğu bir girişimle batığın üzerinde (denizin üzerine) bir anıt yapılacağı haberi Belediye Basın servisinden bize ulaştı!
Biz de mesleğimiz gereği konu ile ilgili bir araştırma yaptık…
Dalgıçlardan ve turizmcilerden görüşler aldık…
Bu anıtın denize yapılmasını ciddi şekilde eleştirdik!
Çünkü, proje vardı ama nasıl yapılacağını anlatan, finansının nasıl sağlanacağını anlatan hiçbir veri yoktu!
Yıllar sonra bu anıt denizin yüzeyinde hayalet gibi sırıtabilirdi!
Akdeniz’i yağmalayan bir savaş gemisinin üzerine barış anıtı dikmek zaten gelse gelse biz Türklerin aklına gelir demiştik!
Bu işin muhalifi olduk!
Bizim mantığımıza göre işin şekli yanlıştı! Böyle bir anıt yapılacaksa Gazi Mustafa Ertuğrul’un top mevzilerinin olduğu yere yani karaya yapılmalıydı!
Sonra iş değişti ve sığlık fenerine farklı bir projenin yapılması gündeme geldi…
Ancak, ortada ne bir proje nede geniş çaplı bir bilgi vardı!
Ayrıca bu defa büyük bir duyarsızlık ve bilgisizlikle firmanın gündeme getirdiği yerde yani sığılık fenerinin tam altında koruma listelerinin ilk sırasında yer alan “Akdeniz Fokları”nın yaşadığı unutulmuştu!..
Buraya böyle bir anıtın yapılması beraberinde doğal hayata vurulan gerçek bir darbe olacaktı!…
Bunu da kimse düşünmedi ve gündeme getirmedi!
Belediye Meclisinde son olarak bir gelişme yaşandı…
Yazar Mustafa Aydemir yapılacak çalışma ile ilgili belediye meclis üyelerini bilgilendirmek için toplantıya davet edildi…
Toplantının bu bölümü basına kapatıldı!
Gerçekten büyük bir hataydı!
Toplantıda çok sert bir tartışma yaşandı!
Biz bu gelişmeleri daha sonra yapılan açıklamalardan öğrendik!
Çok üzüldüm!
Yapılan çalışmaya karşı olabilirsiniz…
Eleştirebilirsiniz ki bende defalarca eleştirdim!
Ancak Kemer Belediye Meclisi’nde davetli olan ve hatta Kemer ve Türkiye için son derece güzel ve anlamlı bir çalışmaya imza atmış Aydemir’e hakaret edemezsiniz!
Kim olursa olsun bunu yapamazsınız!
Bu nasıl bir “seviyesizliktir”, nasıl bir siyasettir anlayabilmek mümkün değil!
İşte size seçilmişler!…
İşte size oy vererek “Haklarımızı savunsun” dediğiniz kişilerin bir konuyu nasıl ele alabildiğinin gerçek bir kanıtı!
İnanmadığınız, kabul etmediğiniz bir konuyu masaya yatırabilirsiniz…
Konunun muhatabı ile tartışabilirsiniz ama..
Bu tartışmanın seviyesini, sınırını korumak, sizin duruşunuzu ortaya koyacaktır!
Belediye Meclis salonundan Mustafa Aydemir’i kovmaya çalışmanızı, üzerine yürümenizi, elinize su şişesini ve pasta tabağını alıp üzerine atmaya çalışmanızı hiç yakıştıramadım…
Yakıştıramadım, Mustafa Bilici…
Bunun adına ne siyaset ne de tartışma diyemezsiniz…
Külhanbeyliği Mecliste yapılmaz!
Orası bu tür olayların yaşanacağı bir yer değil!
Yıllardır Kemer’de siyasetle uğraştığını bildiğimiz Bilici’nin bu tutumunu, kesinlikle kendisine yakıştıramadım…
Kemer adına önemli bir talihsizlik….
3 Mayıs 2006 Saffet Yenigün